menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Aşkın ve Hasretin Şairi: Yavuz Bülent Bakiler

9 1
25.11.2025

Türk edebiyatı, kendi içinden çıkan her büyük ismin ardından biraz daha eksilir, biraz daha yetim kalır. Bu toprakların acısını, sevincini, gurbetini ve memleket hasretini kelimelere döken şairlerin ardından ise yalnızlık daha da derinden hissedilir. Yavuz Bülent Bakiler, bu toprakların kalbinden kopmuş bir ses, gönüllere kazınmış bir izdi. Onun şiirleri yalnızca kâğıda dökülmüş mısralar değil, bir milletin mazisinden geleceğine uzanan ruh köprüleriydi. Onun ahirete irtihali bize hatırlattı şiiriyle yeniden dirilen bir hafıza aramızdan ayrılmış oldu. Fakat şiirleri, sohbetleri, hatıraları ve edebiyat yolculuğu, onu ebed müdet bir hatıra olarak kalplerimizde yaşamaya devam ettiriyor.

Bakiler’in yolculuğu, sıradan bir şairin yolculuğu değil. O, çocukluk yıllarından itibaren kültürel mirasın içinde büyüdü. Öğretmen okulunda okurken Antep’in kahramanı Şahin Bey’i yüreğinde yaşatmış, onun destansı mücadelesini kendi gençliğine örnek aldığı şiiri bize pek kıymetli yol açıcı rehber olmuştu. Daha o yaşlarda yazdığı “Yumruğum Türkiye kadar büyük” mısraı, yalnızca bir gençlik heyecanı değil, bize ufuklar açan bir zihin yolculuğu olmuştu. Onun şiirlerindeki bu semboller memlekete karşı taşıdığı sorumluluğun, iman dolu bir azmin ifadesitydi. Onun şiirleri bizim için bir söz sanatı değil, bizim her birimiz için bir kimlik inşasıydı. Şairane dille, “şiir, milletin kendini aynada görme biçimiydi.” İşte o aynayı berrak ve sarsıcı bir biçimde halkın önüne koydu.

Yavuz Bülent Bakiler’in, 1976 yılında Struga Şiir Akşamları’nda Türkiye’yi temsilen yaptığı 10 günlük bir seyahat onun şiir dünyasında ayrı bir dönemeç teşkil etti. Üsküp’ten Kosova’ya yaptığı seyahat, Balkan topraklarında dolaşırken yalnızca maziyi hatırlatan taş abidelere, harabelere bakmakla kalmadı. Mazinin hüzünle örtülmüş hatıralarını, kaybolmuş ezan seslerini, terk edilmiş camilerin vakur yalnızlığını da gördü. “Üsküp’ten........

© Maarifin Sesi