Gençlik
Genç, Allah’a teslimiyet ile madde ve manalarını her çeşit hastalıktan koruyup, temiz yaşantılarını muhafaza ederek, gönlünü Allah’a bağlamış, sıhhatli vücutları, yılmayan azimleri ile Allah ve Rasûlü’nün takdir ve övgüsüne mazhar olmuş kişilerdir. Zira genç, günlerin sabahı, mevsimlerin baharı, arazilerin en münbiti, yuvaların ve cemiyetin fidanı, yarınların ümididir.
Genç, iki büyük değerin (boş vakit ve beden sağlığının) sultanı, Allah’ın müstesnâ bir emaneti, kötü niyet ve emeller için amansız bir silah, iyi idealler için ölümsüz bir istikbal, yuvalar ve milletlerin geleceğini cennet veya cehenneme çevirecek bir varlık, bir yaşam enerjisidir.
Gençliğin önemsenmesi ve iyi yetiştirilmesi için iman ve ibadet şuuru gereklidir. Çünkü insanın en önemli tarafı ruh cephesidir. Beden ruhun dünyadaki vasıtasıdır. Bu ruhtaki açlık, susuzluk, boşluk, başka hiç bir şeyle doyurulamaz, doldurulamaz. Allah (cc): “… Dikkat edin kalpler ancak Allah’ı anmakla huzura kavuşur.” Buyurmaktadır.
O ruh ve kalp ki, onun sağlamlığıyla vücut da sağlam olur; bozulduğunda ise vücut da fesada uğrar. Hâlbuki Allah Tealâ kendimizi ve çoluk çocuğumuzu yakıtı insanlarla ve taşlar olan ateşten korumamızı istemektedir.
“Neden gençliğe önem vermemiz gerekir?” sualine de cevap bulmak zor olmasa gerektir. Denilebilir ki, gençlik, bir milletin yarınlarını yapar/yıkar. Bir düşünürün dediği gibi ‘’Gençliği ayakta olmayan cemiyet, yataktadır’’. Kalbindeki iman-ı kâmil ile kafasındaki iz’ânı daima diri tutan gençlik, dünyasını îmâr eder, asla imha etmez. Bu vazife, cemiyetin dinç ve dinamik bütün unsurlarını harekete geçirir.
Cemiyet hayatının bir parçası olarak gördüğümüz gençliği tanımlamaya kalkışsak: Gençlik, hareket halimizdir, büyümebecerimizdir, gelişme parametremizdir diyebiliriz. Bu tanımlama cümlelerimizden hareketle şu sonucu çıkarmamız da mümkündür. Gençlik,........
© Maarifin Sesi
