Balonlar göğe, umut hepimize
Bazen en hakiki haber, en sade olandır.
Bir balon mesela. İpi küçük bir elin avucunda. Göğe doğru salınırken, gözler doluyor. Sancaktepe’de Pazar günü böyle bir sahne yaşandı. Öncesinde adını kimse bilmiyordu belki ama, hikayesi hepimizin yüreğine dokundu…
Ali Asaf... Minicik bedeniyle kanserle savaşını kazandı.
Sadece bir çocuk gibi olmak istedi: Balon uçurmak…
Babası da sosyal medyaya yazdı:
“Bizim fazla çevremiz yok. Gelir misiniz?”
Geldiler.
Yüzlerce kişi, o adresteydi.
Tanımadıkları bir çocuğun zaferine, o küçücük gülüşe ortak oldular.
Renk renk balonlar göğe yükselirken, aslında çok daha fazlası uçuyordu o semada: Kırgınlıklar, korkular, yorgunluklar…
Ve yerine bir şey doğuyordu: Umut.
Bu ülkenin adaletiyle derdimiz var.
Ekmeğiyle, geçimiyle, hukukuyla, sokaklardaki güvensizliğiyle…
Kutuplaşıyoruz. Kavga ediyoruz. Kırılıyoruz. Susuyoruz. Korkuyoruz. Yalnız hissediyoruz.
Ama sonra biri “Ali Asaf balon uçurmak istiyor” diyor.
Ve bir anda hiç tanımadığımız insanlarla bir araya geliyoruz.
Çünkü hâlâ birbirimizin sesini duyabiliyoruz.
Çünkü hâlâ bir çocuğun gülüşünde kendimizi bulabiliyoruz.
Çünkü hâlâ birbirimiz için orada olabiliyoruz.
Ali Asaf’ın balonları, sadece bir kutlama değil. Onlar, bu ülkede hâlâ iyi insanların var olduğunu hatırlatan........
© Korkusuz
