Anahtar Türkiye
Bunca yazdım, yazmaya da devam edeceğim. Çünkü bir çağın satranç tahtasında, taşların gölgesini doğru okumadan, kimsenin kendini güvenli zannetmemesi gerektiğine inanıyorum. Şimdi bir kez daha; gündemin gürültüsünü aşarak, soğukkanlı bir zihinle dünyanın yeni fotoğrafını çekme zamanı.
Bugün, harita sadece devletlerin sınırlarıyla değil, insanlığın vicdanı, aklı ve enerjisiyle yeniden çiziliyor. Sözüm ona süper güçlerin kartları yeniden karılıyor; ama bu kez masa başında “anahtar ülke” olarak anılan bir Türkiye var. Bu yalnızca bizim kendi iç motivasyonumuz değil; Amerika’dan Avrupa’ya, bölgede kim konuşuyorsa aynı noktaya geliyor: Yeni denklemin kilidi Türkiye’de.
Bir yanda Filistin’de tanınma çağrıları yükseliyor, Fransa ve Suudi Arabistan’ın öncülüğünde New York’ta yeni bir siyasi zeminin harcı karılıyor. Artık İsrail’in bölgede “hesapsızca” hareket etmesi, o eski kolaylığında değil. 21. yüzyılın jeopolitik oyununda ipler Doğu’da geriliyor. Batı ise, içindeki çatlaklarla sarsılıyor. Sadece barut değil, veri de patlıyor; Fransa’nın savunma şirketine siber saldırı, Londra’da bir siber kapanma… Her yerde aynı soru: Dünya nereye gidiyor?
Türkiye ise, klasik “arabulucu” rolünden çıkıp oyunun aklını üreten yere yükseliyor. Suriye’de ve Irak’ta yürütülen taktik savaşlarda, diplomasiyle, istihbaratla ve askeri dengeyle haritanın geleceği yeniden şekilleniyor. Türkiye; bir yandan “dışarıyı yakarken”, bir yandan içeride kendi yenilenme sancılarını yaşıyor. Bu coğrafyada, yangınlarla mücadele, sadece ormanlara değil, zihinlere de yeni bir düzen getirmenin savaşı. Yüzlerce sabotaj, onlarca farklı çıkar,........
© Kocaeli Koz
