menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Deprem Korkumuz: Unutmak Mı, Hazırlanmak Mı?

6 4
29.04.2025

17 Ağustos 1999… Yıl değil, bir milattı aslında. Hayatlarımızı ikiye ayıran; "önce" ve "sonra" diye… O geceyi yaşamış, her saniyesini hissetmiş, her karışını haber yapmış biri olarak hâlâ belleğimde çığlıklar var. Arşivimde yüzlerce fotoğraf, video, kayıt… Ama asıl arşiv, yüreğimizde. Unutulmuyor. Unutulmamalı. Çünkü o gece biz sadece sevdiklerimizi, evlerimizi değil, aynı zamanda güven duygumuzu da toprağa gömdük. Allah bir daha o günleri yaşatmasın. Ama o günleri hatırlamaktan da bizi alıkoymasın. Çünkü hatırlamak, yaşama tutunmanın ilk adımıdır.

Yakın zamanda yine sallandık. İstanbul başta olmak üzere birçok ilde insanlar bir anda kendilerini sokakta buldu. Kimi pijamasıyla, kimi çocuğunu kucaklamış halde. O saniyeler içinde sadece zemin değil, kalpler de titredi. Panik, korku, belirsizlik… Aynı duygu seli. Ve bir kez daha çaresizlik, yalnızlıkla kol kola yürüdü üzerimize.
Depremin en acı gerçeği şu: Bizler balık hafızalı bir toplumuz. O anlarda hep aynı sözler verilir: "Bir daha olmayacak", "Artık ders aldık", "Bilinçleniyoruz…" Ama sarsıntı geçer geçmez, unutkanlığımız başlar. 1999'un acısı hâlâ içimizde tazeyken, Van 2011, Elazığ 2020, Kahramanmaraş 2023 derken, her biri bedenimizden bir parça koparıp aldı. Ve biz her defasında aynı döngüye girdik: Sarsıldık, ağladık, söz verdik… sonra unuttuk. Ama hayat bize her defasında acı bir........

© Kocaeli Koz