Öcalan partisi yolda
Hepimizin ekonomist ve hukukçu olduğu bir ülke haline döndü Türkiye. Bu kadar ekonomist ve hukukçunun olduğu memlekette ekonominin bu kadar kötü hukukun ise yok olması da ayrı bir ironi.
“Hak, hukuk, adalet” sloganı galiba ilk olarak İran’da kullanıldı. Türkçe’de hemen hemen üçü de aynı anlamı ifade ediyor. Çok rahat birbirlerinin yerine kullanılabilir kavramlar. Kılıçdaroğlu’nun gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü’nde politik hayatımıza iyice yerleşti. CHP’den çıkan ama toptan muhalefetin sloganı artık o.
Hukuk kelimesi Arapça “hak” kökeninden geliyor. TDK’ya göre, “toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü” olarak tanımlanıyor. Hukuk “sahip olunan hakların tamamı” olarak da günlük hayatımızda kullanılır.
Hukuk kavramı medeniyetle birlikte başlıyor. Milattan önce 3000’li yıllarda antik Mısır’da hukuk meselesinin ilk adımı atılmış. Antik Mısır hukukunun, medeni yasalar da içeren 12 levha ile hayata geçirildiği belirtiliyor.
İlk mahkemelerin de eski Mezopotamya’da Sümerler tarafından yine milattan 3000 yıl önce kurulduğu var sayılıyor. Sümerlerin ilk yazılı hukuk kurallarına sahip topluluk olduğu da biliniyor.
Kısmen kayıt altına alabildiğimiz ve içinde yaşamaya devam ettiğimiz milattan sonrası dönemle birlikte hukuk kavramının insan hayatına girmesinin üzerinden tam 5000 yıl geçmiş. Geldiğimiz nota ülkemiz açısında tam bir facia olsa da Gazze’de yaşananlara bakınca toptan insanlık açısından da durum hiç de 5000 yıl öncesinden daha parlak değil.
Ülkelerin medeniyet göstergelerinden en önemlisi yargı sistemleridir. Yani hukukun uygulandığı alandır. Bize göre hayli karışık bir devlet sistemi olan ABD’nin yargı sistemi de hayli karışıktır. Sistem, Başkan’ın ataması, Senato’nun onaylaması ve seçimlerle belirlenen hâkim ve savcılardan oluşuyor. Yargı sisteminin en önemli unsurlarından birisi de jüridir. Sıradan vatandaşlardan oluşan jüri sistemi yargıya güvenin en önemli unsurudur.
Birçok temel üzerine inşa edilmiş bu sistemin “tıkır tıkır” işlediğini ileri sürmek doğru değildir. Güçlü bir devlet, içerisinde “mutlak bağımsız” bir yargıyı barındırmaz. Güçler ayrılığına dayalı bir sistem olduğu için ABD’de denge denetleme, yargının abartılı hata yapmasına çok olanak tanınmaz. Yargının iyi ya da kötü kararları anında Hollywood tarafından sinema filmi olarak tüm dünyanın izlemesine sunulur. Amerikan sinemasında çok başarılı onlarca mahkeme salonlarında geçen ya da yargı kararlarını eleştiren filmler ve diziler vardır. Bu bir özgüvenin de ürünüdür. Aynı zamanda da tekrarlanmasını önlemenin, itirazı, tepkiyi toplumsallaştırmanın da en etkili yoludur. Jüri üyelerinin, bir odada geçen tartışmalarının 1,5 saat süren ve bir tiyatro oyunundan uyarlanan “12 Öfkeli Adam” filmi bir baş yapıttır. Yapım tarihi 1957’dir.
Bizim ülkemizde mahkeme salonunda geçen bir tane sinema filmi göremezsiniz. Eskinin Yeşilçam filmlerindeki “babacan” hakimler bu........© Kısa Dalga
