Kadın ve barış mücadelesinin ‘Nimet’i
Şu aralar barış, huzur kelimeleri bol keseden kullanılsa da hep tehdit veya gözdağıyla dengeleme çabası göze çarpıyor.
Eşitlik ve adalet olmadan barış nasıl sağlanır kısmı, şimdilik geri plana atılmış vaziyette.
Bu defa tutar mı? “Yeter ki bir adım atılsın, gerisi gelir” deniyor.
Öte yandan Gezi’den Kobane tutuklularına, hukukçulardan akademisyenlere, gazetecilerden sivil topluma uzanan keyfi, gayrı hukuki ve gayrı insani yöntemlerde değişiklik yok…
Aksine yeni gözdağları, tutuklamalar, özgürlük kısıtlamalarıyla Anayasal haklar yok sayılıyor.
Bir yandan hangi İstanbul belediyelerine kayyım atanacağı lotosu oynanıyor,
İstanbul Barosu’na “silahlı terör örgütüne üye olmak ve propaganda yapmak” suçlamasıyla soruşturma açılıyor
Gazeteci Nevşin Mengü, Salim Müslim röportajı yüzünden yurtdışına çıkış yasağı verilirken Özlem Gürses de yayında sarf ettiği bir cümle nedeniyle “ev hapsi”ne layık görülüyor.
Bahçeli Gürses’i iki kez aramışsa, umut var mı demeliyiz?
Öte yandan hak savunucularının çok yakından tanıdığı, saygı duyduğu bir kadın var ki 30 Kasım’da bir itirafçının beyanlarına dayandırılan saçma sapan gerekçelerle tutuklandı.
Adı Nimet Tanrıkulu.
Nelerle suçlandığı, neden tutuklandığını ve davanın hukuki boyutunu yazmak yerine, onun nasıl bir insan olduğunu anlatmak isterim.
Çünkü benim bildiğim, tanıdığım Nimet, bir karıncayı incitmemiş, ömrünü hak mücadelesine adamış bir insandır.
Meslek hayatım........
© Kısa Dalga
