menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ağaç soyundan gelen adam: Sırrı Süreyya Önder

63 1
17.04.2025

Bir Kürt ilinde yaşıyorsanız ne darbe biter ne sözde demokrasi gelir ne de bir anayasası olur. Cumhuriyet oralarda cumhuriyet olmaktan çıkar, başka bir şeye dönüşür. Ülkede cari olan sistem ne olursa olsun, siz olağanüstü hallerden bir türlü çıkamazsınız. Belki de bu yüzden hep olağanüstü kadınlar, erkekler ve çocuklar yurdu oldu bizim oralar.

Çok yakın arkadaşı Kahtalı Mıçe’nin ölümü üzerine Sırrı Süreyya Önder’in yazdığı bu satırlar, aynı zamanda muazzam bir ağıttı.

Yakın dostunun ardından kaleme aldığı yazı, bu memleketin acılarını, sevincini, insanını o kadar iyi anlatıyordu ki. Ciddi sağlık sorunları olduğunu bildiğimden bu yazının, biraz da kendi vedası olduğunu düşünmeden edemedim…

Sevin ya da sevmeyin, Sırrı Süreyya da bu memleketin olağanüstü insanlarından.

Şimdi hayatla ölüm arasında bir yerde. Onurlu bir hayat için verdiği mücadeleye yakışan bir şekilde, bazılarının sinirlerini bozan o yandan çarklı gülüşüyle uyanması, hepimizin temennisi.

Yüzündeki o mütebessim ifade, en çetin şartlarda bile hiç eksik olmadı ki.

2013’teki çözüm sürecinde de Bahçeli’nin radikal çağrısıyla başlayan son barış görüşmelerinde de oynadığı aktif rol kadar güleç yüzü de eleştiri yağmuruna tutulmasına neden oldu.

Geçen ay bianet’e verdiği röportajda şöyle diyordu:

“…Ertuğrul Özkök hep gülen yüzüme taktı kafayı ve tam üç yazı yazdı. Bir gün bile yerinden kıpırdamadığı hak mücadelesi kulvarında benim hakkı yenenler arasında bir hiyerarşi oluşturduğumu söyledi. Bence takıldığı gülümsememdi. Bir gün ona ameliyata girerken, cezaevine girerken, hep gülümseyen fotoğraflarımı göndereceğim. Beni tanıyanlardan dinleyebilir, anılarını yazanlardan okuyabilir, ben işkencelerde ve ölüm oruçlarında bile gülmeyi unutmayan birisiyim. İşte bu ve benzeri ahmaklıkların karşısında zorlanıyorum bazen.”

En çıldırtıcı atakların karşısında bile “sakinlik ve cesaret limanına demirleyerek ilerleme” azmine rağmen her insan gibi onun da sınırları vardı.

Sanırım ilk........

© Kısa Dalga