menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Rapor açıklandı (2): Faciadan önce defalarca denetlemişler

10 1
20.02.2025

Meclis Çöpler Faciası Araştırma Komisyonu’nun açıklanan taslak raporuyla ilgili ilk görüşlerimizi 16 Şubat 2025 Pazar günü yayımlamıştık.

İlk yazımızda 9 işçimizin hayatını kaybettiği 13 Şubat 2024 faciasının meydana gelişiyle ilgili bölümleri ağırlıklı olarak analiz etmiştik. Bugünkü yazımızda ilk bölümde dikkatimizden kaçan ve önemli gördüğümüz diğer konuları aktarmaya çalışacağız.

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor ki, Meclis İliç-Çöpler Faciası Araştırma Komisyonu Başkanı Atay Uslu’nun raporu sunuş yazısında ifade ettiği görüşler, Başkan Atay Uslu ve komisyonun bazı üyelerinin faciaya ve siyanürlü altın madenciliğine şaşı bakışını ortaya koymaktadır.

Komisyon Başkanı Uslu, “Bu stratejik öneme sahip madenin ekonomik katkısı, bölgesel istihdam ve ulusal kalkınma açısından büyük bir öneme sahip olmakla birlikte, yaşanan kaza, iş güvenliği, güvenli üretim ve çevresel koruma önlemlerinin önemini bir kez daha gündeme taşımıştır” demektedir...

Siyanürlü altın madenciliği bölgesel istihdam ve ulusal kalkınma açısından büyük öneme sahip bir madencilik olmadığı gibi, açıldığı bölgelerde çok büyük ölçülerde ekokırımlara ve doğal tahribatlara yol açmaktadır.

“Bu acı olay, bir kez daha madencilikte ‘Önce İnsan, Önce Çevre, Sonra Güvenli Madencilik’ anlayışının ne kadar kritik önemde olduğunu ortaya koymuştur” diyor Atay Uslu... Atay Uslu, bu sloganı komisyonun çalışmalarının en başından bu yana her toplantıda dile getirmiş ve ısrarla tekrar etmiştir.

Sayın Uslu, “Önce insan, önce çevre” diyorsanız, siyanürlü altın madenciliği yapamazsınız. Çünkü siyanürlü altın madenciliği nerede yapılırsa yapılsın, ormanları, dağları, meraları, yaylaları, su kaynaklarını yok etmekte; köyleri haritadan silmekte çok büyük riskler taşımaktadır.

Bu risklerin ne olduğu 13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan-İliç’teki Çöpler Altın Madeni’nde çok net olarak görüldü. Munzur dağlarının bir daha eski haline gelemeyecek şekilde param parça edilmesi, suların zehirlenmesi, yüz milyonlarca tonluk liç ve pasa atıklarının oluşturulması; 50 milyon tonluk zehirli atık barajının oluşturulması; Ve üstelik dünyanın en tehlikeli ve zehirli madenciliğini Türkiye’nin en stratejik su kaynaklarından birisi olan Fırat Nehri’nin dibinde yapılması.

Sayın Uslu aynı riskler bugün bir başka Kanadalı El Dorado Gold’un Uşak Kışladağ Altın Madeni için de geçerlidir. Aynı riskler bugün Madra Dağlarını param parça eden TÜMAD’ın İvrindi Altın Madeni için de geçerlidir...

Siyanürlü altın madencilerinin -ki şu anda maden sektörünü domine eder duruma gelmişlerdir- Türkiye’deki en önemli kandırmaca ve yanıltma stratejileri, siyanürlü altın madenciliğini diğer bütün madencilik kollarıyla bir göstermektir. Yani demir, bakır, kömür, mermer madenciliği gibi bir madencilik koluymuş gibi insanların akılları karıştırılmaktadır. Bu bilinçli olarak yapılmaktadır. Saydığım madencilik kolları “melektir” demiyorum ama siyanürlü altın madenciliği doğal tahribatta zirvedir. Ekokırım merkezleridir. Bugün Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, (El Dorado Gold’un Türkiye Genel Müdürüdür) yakın geçmişte Altın Madencileri Derneği Başkanlığı yapmış bir kişidir. Yılmaz bu stratejiyi bilinçli olarak uygulamaktadır ve ne yazık ki TBMM Araştırma Komisyonu’nun taslak raporunda da benzer bir dil kullanılmaktadır.

Ne yazık ki komisyona sunulan raporlar ve belgeler arasında “Altın Ölüm” ve “Altın Girdap” kitapları yok... Bu kitaplar hem Sayın Başkan Atay Uslu’ya takdim edilmiş, hem de komisyonun sayın üyelerine dağıtılmıştı.

Raporda uzun uzun altının fiziksel, kimyasal ve minerolojik özellikleri, maden yataklarının nasıl oluştuğuna dair teknik bilgiler veriliyor. Altın yataklarının çeşitleri, altının ekonomik, stratejik ve sosyal önemi... Yatırım amaçlı önemini koruduğundan, çok eski tarihlerden beri bir değişim aracı olarak kullanıldığından vs uzun uzun bahsediliyor.

Raporda Türkiye’nin altın rezervlerinin 584 tonun üzerine çıktığı belirtiliyor ve Türkiye Merkez Bankası’nın altın almaya devam ettiğinin altı çiziliyor. Peki Merkez Bankası’nın Türkiye’deki El Dorado Gold’dan altın almasıyla, Kanada’daki El Dorado Gold’dan altın almasının farkı nedir? Türkiye’deki El Dorado,........

© Kısa Dalga