Dünya çok tehlikeli bir yer olmaya başladı
Önceki yıl Arjantin’de Milei’yi konuşuyorduk. Geçen yıl Avrupa’da faşizmin yükselişini konuştuk. Bu yıl Trump’ı konuşuyoruz. Birçok ülkede karar yetkisi ideolojik sağ popülist, faşist veya faşizan, cinsiyetçi, muhafazakâr, ırkçı, emperyalist liderlere geçti. Birbirine benziyorlar. Aykırı, sert, hırslı, cahil ama bilgiç, demagog, hödüklük derecesinde kaba… Tesadüf değil. Her konjonktür kendi ihtiyacını tanımlıyor ve aranan “tip”i sahneye çıkarıyor. Haydutluk çağına girmiş bulunuyoruz.
****
Hiçbir prensibe bağlılıkları yok. Yasaları, meşruiyeti umursamıyorlar. Trump, gelir gelmez Kongre baskıncılarına af çıkardı. Bağlılık yemini ettiği ABD anayasasının öngördüğü temsil hukuku prensibinin içinden geçti. Göçmenler, sığınmacılarla ilgili hukuku kaldırıp attı. Yeni liderler kuşağının tamamı böyle. Dünyaya da yeni bir konjonktür getirdiler. BM sözleşmesi, kararları, uluslararası anlaşmalar, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Uluslararası Adalet Divanı, AHİM kararları, anayasalar… Hepsi kabuk kurumlara dönüştü. Uluslar üstü inisiyatif kurumlarının hiçbir hükmü kalmadı. Hak, adalet ve barış savunucularının kendi vicdan ve akılları dışında zemin yeri kalmadı. İşgal ve ilhak çağını yeniden açtılar. Eşkıyalık yükselişinin yarattığı bu yeni konjonktürün kabulleri, Gazze’de 20 bin çocuğu katleden İsrail’i ve haydut liderlerini bağrına basabiliyor. Hala ülkelerin ve kurumların resmî belgelerinde “terörist” sayılan cihatçı lider Colani’yi boğazına kravat takıp Suriye’nin başına geçirebiliyor.
Çatışma bölgelerinin sayısı artıyor. Silahlanma yarışı var. ABD, Demir Kubbe kuruyor. AB, 100 milyar euroluk silahlanma yatırımı kararı alıyor.
Bana Kızılderili katliamlarıyla ün yapmış General Custer’ı hatırlatan Trump, göreve başlama konuşmasında, Pensilvanya'nın Butler kentinde uğradığı suikast girişimini hatırlatarak, "Hayatım bir sebepten ötürü kurtarıldı. Tanrı beni Amerika'yı tekrar büyük yapmak için kurtardı" dedi. Kendini bir çeşit mesih sanıyor. Konuşmasında “Bu ülkeye dini getiriyoruz” da dedi. Nereye gitse teknoloji şirketlerinin patronları yanında. Bir yıkıcı dalga gibi kabarıp duruyorlar. Coşku içindeler. Yumrukları sıkılı. Tanrısal bir kudret vehmindeler. Tehdit yağdırıyorlar dünyaya. Sermaye ve devlet erkinin daha dolaysız biçimde iç içe geçtiği bir zamana gelmiş oluyoruz. Sermaye, siyasi elitleri kenara iterek işi bizzat ele alıyor. Sermaye ve devlet ilişkisi aracısız ve eksiksiz gerçekleşiyor, kapitalizm devletle özdeş hale geliyor. Tarihi çarpıtan paradoksal komedya da çalışıyor. Neredeyse her örnekte, tarihin gördüğü en acımasız kapitalistleri iktidara taşıyan oy çokluğu yoksul, itilmiş kakılmış toplum kesimlerinden geliyor.
Rekabetçi kapitalizm tekelci döneme evrildiğinde kapitalizm de emperyalizme evrilmiş, izleyen 150 yılı kolonyalizm olarak idrak etmişti insanlık. Sayısız ulusal kurtuluş savaşı ve iki dünya savaşı… Son dünya savaşında 50 milyon kişi ölmüştü. Kapitalizm ulus uzamını tükettiğinde dışa, dünyaya açılmıştı ama şimdi emperyalizm o dışarıyı da tüketmiş gözüküyor. Gezegenin sınırlarında dehşetle fark ediyor ki yeni bir sömürü uzamı yok! Uzaya dönüyor. Dönüyor ama orası da kapitalizmin büyüme krizini aşabilecek yakın bir imkân sunmuyor. İşte bu şartlar altında çaresiz ötekinin leşinden koparmaya dönen sırtlanlar gibi hırlaşıyorlar. Haydutluk çağı........
© Kısa Dalga
