"IŞİD bitti" masalı ve İzmir'deki karanlık gerçek
HALE GÖNÜLTAŞ
Kamuoyunda IŞİD’in bittiği, kapanmış bir defter olduğu yönünde bir algı var. Ancak İzmir’de karakola yönelik saldırı ve ardından ortaya çıkan "sis perdesi" tehlikenin geçmediği, aksine şekil değiştirdiği gerçeğini yüzümüze çarpıyor.
İzmir'in Balçova ilçesinde bulunan Salih İşgören Polis Merkezi'ne 8 Eylül'de düzenlenen silahlı saldırıda, pompalı tüfekle ateş açan saldırgan E. B. 16 yaşında bir lise öğrencisiydi. Çatışma sırasında Emniyet Müdürü Muhsin Aydemir ile polis memurları Hasan Akın ve polis memuru Ömer Amilağ hayatını kaybetti. İki polis memuru ve bir vatandaş yaralandı. Şüpheli saldırıdan kısa süre sonra yakalandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli, bu olayın üzerindeki "sis perdesinin" kaldırılması talimatını vermişti. O perde aralandığında altından çıkan üç isim, Türkiye’nin IŞİD gerçeğiyle bir kez daha yüzleşmesine neden oldu. Özellikle bu isimlerden biri var ki, olayın vahametini tek başına anlatmaya yetiyor: İlyas Aydın.
Peki, kimdir bu İlyas Aydın? Kırmızı bültenle aranan, 2015 yılında iki Türk askerinin yakılarak katledilmesi olayında, 10 Ekim Gar Katliamı'nda ve Suruç Katliamı'nda ismi geçen, IŞİD’in en kritik isimlerinden biri.
Ancak asıl soru şu: İlyas Aydın 2019 yılından beri Suriye’de, Haseke’nin Rumeylan bölgesindeki bir cezaevinde (SDG denetiminde) tutuklu. Suriye’de hapiste olan bir şahıs, Türkiye’deki bir karakol saldırısında nasıl bir rol üstlenmiş olabilir? Bu soruyu son dakika haberi olarak gördüğümde hemen araştırmaya başladım. Yaptığım teyitler sonucunda şahsın Kuzey Suriye’de bir hapishanede olduğu bilgisini kesinleştirdim. Zaten İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıklamasında da bu şahsın yurt dışında (Suriye) olduğunun bilindiği vurgulanıyor.
Tutuklu bir IŞİD yöneticisinin, kilometrelerce öteden Türkiye’deki bir eylemde nasıl bir işlevi, görevi olabilir? Bu sorunun yanıtını muhtemelen önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak ifade ve iddianamelerle daha net öğreneceğiz. Ancak bu durum, örgütün iletişim ağının ve hiyerarşisinin hapishane duvarlarını bile aşabildiğini gösteriyor.
Gözaltına alınan diğer isimlere baktığımızda, hafızalarımızı tazelememiz gereken bir geçmişle karşılaşıyoruz. Bunlardan biri, kamuoyunun yakından tanıdığı "Ebu Hanzala" kod adlı Halis Bayancuk. Bir dönem El Kaide’nin Türkiye lideri olarak anılan Bayancuk’un, "Suriye’nin fethedilmesinden sonra sıra Türkiye’ye gelecek, İstanbul’u da alacağız inşallah" dediği kayıtlar hala hafızalarda. Bu tehditlerden kısa bir süre sonra Suruç Katliamı’nı yaşamıştık.
İlginç olan şu; bu........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein