Çarpıcı bir hikaye ve gençlerin cesareti üzerine...
24 Mart 1976 günü Arjantin’de dönemin hükümet başkanı Isabel Peron’a karşı, Korgeneral Jorge Videla komutanlığında bir askeri darbe yapılır. Darbe, Arjantin tarihinin 1930, 1943, 1955, 1962 ve 1966’dan sonraki 6. askeri darbesidir.
Tarihi diğer tüm Güney Amerika ülkeleri gibi askeri darbeler ve diktatörlüklerle dolu olan Arjantin, o günden sonra 1983 yılına kadar dünya siyasi tarihine “kirli savaş” olarak geçen ve yaklaşık 30 bin kişinin işkencelerde ve faili meçhul cinayetlerde hayatını kaybedeceği bir döneme girer.
Elbette bu makalenin konusu Arjantin’in kanlı darbeler tarihi değildir. Size daha başka bir şey anlatmak istiyorum, oraya bağlayacağım.
Geçen akşam 2022’de Uluslararası En İyi Film dalında Oscar adayı olan ve Alman Nazilerinin yargılandığı Nürnberg’den sonraki en önemli politik duruşmasını konu eden, yönetmenliğini ve senaristliğini Arjantin tarihinin en önemli sinemacılarından Santiago Mitre’nin yaptığı “Arjantin-1985” isimli filmi izledim.
Film, 1983’te tekrar demokrasiye dönen Arjantin’de sivil hükümetin kurulmasıyla birlikte başlayan adalet arayışlarını son derece müthiş bir anlatım ve sinematografiyle ekrana taşıyor.
Dünyanın her yerinde darbeciler, darbecidir. Ve darbeciler her zaman aynı manipülasyon ve teknikleri kullanıp, geniş halk kitleleri üzerinde büyük etki sağlarlar. Elbette bu korkunun en büyük enstrümanı da silahtır.
Son derece dramatik diyalogların bulunduğu filmin hikayesi, iki kritik hususa dayanmaktadır. Bunlardan birincisi darbecileri yargılayacak korkusuz yargı mensuplarının bulunması çabasını ve ikincisi de tüm dünya tarihinde darbeden sonra darbecilere destek verme eğiliminde olan ‘orta sınıfın’ ikna edilmesi çabaları üzerine kuruludur.
İşte film bu bağlamda Arjantin’de ‘El Loco’ yani ‘deli’ lakabıyla anılan savcı Julio Strassera’nın darbecileri yargılayacak dava için göreve başlaması ve sonrasında yaşananları anlatmaktadır.
Arjantin’de bir halk kahramanı olan ve 2015’te hayatını kaybeden Strassera, kendini ve ailesini büyük bir tehdit altına koyarak aldığı dava sürecinin başlaması sonrasında yine kendi dönemine ait hukukçuları, eski okul arkadaşlarını ve avukatları tek tek arayıp davaya taraf olmalarını ister.
Ancak tümü de ona “Videla’yı hapse mi atacaksın? Hadi canım sen de” minvalinde konuşarak, rahatlarını ve huzurlarını bozmazlar, ‘hayır’ cevabı verirler.
İşin gerçeği darbeciler hala daha Arjantin bürokrasisi, ordu, yargı ve polis........
© Kıbrıs Postası
