menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kıbrıs’ta Ortak Gelecek: Siyasi ve Egemen Eşit İki Kurucu Devletin Yol Haritası

12 0
01.10.2025

“Bir adayı ikiye bölmek kolaydır; asıl zor olan, iki kurucu devletin egemen eşitliği temelinde ortak bir gelecek inşa etmektir.”

Seçime giderken Kıbrıs Türk halkının önünde tarihi bir tercih duruyor: Statükonun kısır döngüsü mü, uluslararası meşruiyet üretmeyen iki devleti dayatan yalnızlık mı, yoksa egemen eşit iki kurucu devletin ortaklığına dayalı yeni bir düzen mi? Adına “federal” diyelim demeyelim; mesele etiket değil, yapının egemen eşitlik üzerine kurulmasıdır.

Dünyadan Bakınca: Çeşitliliği Yöneten Yapılar

İsviçre’nin kantonları, Almanya ve Avusturya’nın eyaletleri, İspanya’nın özerk bölgeleri, Amerika Birleşik Devletleri’nin 50 eyaleti ve ayrıca hiçbir eyalete bağlı olmayan Washington D.C.… Bütün bu örnekler, farklı kimliklerin eşit ortaklık temelinde bir arada yaşayabildiğini gösteriyor. Dünyanın bu gerçekliği ortadayken Kıbrıs’ta neden olmasın?

Türk Tezinin Kökü ve 1974 Sonrası

1972’de merhum Bülent Ecevit’in işaret ettiği coğrafi temelli ortaklık fikri, bir “Türk tezi” olarak masaya girdi. 1974’te Yunan Cuntası’nın desteklediği darbe sonrasında Türkiye, Garanti Antlaşması’ndan doğan yetkisiyle müdahale ederek anayasal düzeni tesis etmeyi hedefledi. Cenevre’de kantonal temelli çözüm ve altı bölgeli model konuşuldu; Rum tarafının reddiyle süreç tıkandı ve ikinci harekât geldi.

13 Şubat 1975’te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti, ileride oluşacak ortaklık düzeninin kurucu kanat mimarisini hedefledi. 1977–79 Doruk Anlaşmaları iki bölgeli, iki toplumlu bir çerçeveyi hedef olarak kayda geçirdi; müzakerelerin bu hedef doğrultusunda sürdürüleceği vurgulandı.

Çözümsüzlüğün Kroniği ve 2004 Eşiği

1983’te KKTC’nin ilanıyla birlikte uluslararası alanda tanınma engeli belirginleşti; BM’nin 541 ve 550 sayılı kararları referans haline geldi. Takip eden yıllarda güven artırıcı önlemler masaya geldi ama Rum tarafının siyasi eşitliği içselleştirmeyen tutumu uygulamayı engelledi.

1998’de Türk tarafı konfederasyon söylemini denedi. Yani bugün “iki devletli çözüm” diye sunulan tez, aslında yeni değildir; 1998’den ve hatta KKTC’nin kuruluşundan beri bu yönde adımlar atılmıştır. Yeni olan söylem, Rumların “federasyon öldü” yaklaşımıdır.

2002’de başlayan Annan Planı süreci, 2004’te referanduma taşındı. Kıbrıslı Türkler “evet” dedi; Rum tarafı, AB’ye 1 Mayıs 2004’te bedelsiz girme garantisine dayanarak “hayır” diyerek çözüm fırsatını tepti.
Burada 1999 Helsinki Zirvesi kritik bir........

© Kıbrıs Postası