“Sınırların Ötesinde Barış: Karabağ’dan Kıbrıs’a Uzanan İlham”: 2
2. Ateşin Gölgesinde Geçen Yıllar: 1992–2020 Arası Karabağ Hikâyesi
“Zaman, ateşkesi değil; yaraları derinleştirir, barış ise ancak o yaraları onarmaya niyet eden ellerde yeşerir.”
1992’nin baharında, Kafkasya’nın dağ rüzgârları barut kokusunu taşıyordu. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla boşalan otorite, yerini milliyetçiliğin sert rüzgârlarına ve etnik çatışmaların keskin hatlarına bıraktı. Dağlık Karabağ artık yalnızca coğrafi bir ad değil, iki halkın hafızasında kapanmaz bir yara, iki devletin siyasetinde vazgeçilmez bir meseleydi.
1992–1994: Birinci Karabağ Savaşı ve Hocalı’nın Gecesi
Birinci Karabağ Savaşı, 1992–1994 yılları arasında Azerbaycan ordusu ile Ermeni kuvvetleri (ve Ermenistan’dan gelen destek birlikleri) arasında tam ölçekli bir çatışmaya dönüştü. Savaş yalnızca cephede değil, diplomasi masasında da sürdü; ama masadaki kelimeler, cephedeki mermilerin hızına yetişemedi.
26 Şubat 1992’de Hocalı’da yaşananlar, savaşın simge trajedisi oldu.
Azerbaycan kaynaklarına göre (İbrahimli, 2005; Memmedov, 2018) 613 sivil – 106’sı kadın, 63’ü çocuk – hayatını kaybetti, 487 kişi yaralandı, 1.275 kişi esir alındı; yüzlercesi kayboldu. Azerbaycan tarafı bu olayı, Ermeni güçlerinin sivillere yönelik bilinçli bir saldırısı olarak tanımladı.
Ermeni tarafı ise (Hovhannisyan, 2022; Libaridian, 2004) Hocalı’nın stratejik bir mevzi olduğunu, ancak sivillerin tahliyesi için koridor açıldığını savundu ve trajedinin askeri operasyonun sonucu olduğunu ileri sürdü.
Gerçek şu ki, hangi taraftan bakılırsa bakılsın, kadınların, çocukların ve yaşlıların hedef olduğu bu katliam, insanlık vicdanında silinmez bir yara olarak kaldı.
1993’e gelindiğinde, Ermeni kuvvetleri yalnızca Karabağ’ı değil, çevresindeki yedi rayonun tamamını........
© Kıbrıs Postası
