menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Son 37 gün: Perdenin önü ve arkası!

9 5
12.09.2025

MERT MAPOLAR’IN KÖŞE YAZISINI SESLİ DİNLEMEK İÇİN TIKLAYINIZ

Bir zamanlar küçük bir köyde, herkesin önünden geçtiği ama kimsenin dikkat etmediği eski bir kuyu vardı. Yıllar boyunca köylüler bu kuyudan su içmiş, susuz kaldıklarında oraya koşmuşlardı. Ne var ki zamanla kuyunun etrafı taşlarla dolduruldu, yabani otlarla kaplandı ve kimse kuyunun değerini hatırlamaz oldu. Bir gün köy büyük bir kuraklıkla karşı karşıya kaldığında, insanların gözleri yeniden, o unutulmuş kuyuya çevrildi. İşte halkın iradesi de böyledir; zaman zaman göz ardı edilir, üzerine taşlar örülür, yabani otlar sarar. Ama ne zaman ülke kuraklığa düşse, ne zaman umut tükenmeye başlasa, o irade yeniden hayat verir, yeniden can suyu olur. Bugün de tam olarak o gündür. Halkın sesi, kuyudaki su gibi, hayat kurtarıcıdır ve değerini ancak kaybolduğunda değil, sahip çıkıldığında gösterir...

KKTC siyaseti kritik bir virajda. Günler hızla ilerliyor, 19 Ekim 2025 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yalnızca 37 gün kaldı. Ancak sahnedeki kalabalıklara, yükselen sloganlara ve umut pompalayan sözlere, gözümüzü kapamamak, gerçeği perde arkasında da aramak gerekir. Çünkü, perdenin önünde gösterilenlerle, perdenin arkasında yaşananlar birbirinden çok farklıdır.

Sol kesim, Türkiye ile ilişkilerini güçlendirme adına yaptığı açıklamalarla, tabanında ciddi bir huzursuzluk yaratıyor. Dolaylı ifadelerle, “Türkiye ile ilerleyeceğiz, Türkiye ne isterse biz onu yapacağız” mesajı verilmesi, solun geleneksel kitlesinde derin bir güven erozyonu yaratıyor. Çünkü bu yaklaşım, federasyona onay vermeyen Türkiye’nin tezlerini dolaylı bir kabul anlamına geliyor. Vatandaş da bu noktada haklı olarak soruyor: “Yaklaşımınızı açıkladınız, peki sizinle ne değişecek?” Bu soruya net, samimi ve gerçekçi bir yanıt veremeyen sol kesim, tabanından giderek uzaklaşıyor. Amatörce, dağınık, hazırlıksız ve profesyonellikten uzak söylemler, tehlikeyi daha da büyütüyor.

Sağ kesim ise farklı bir strateji izliyor. Oyun içinde oyun taktikleri, oy avcılığının çeşitlenmesi ve bunlarla ilgili iddiaların giderek artması dikkat çekiyor. Kamuda geçici işçi patlamaları yaşanıyor, sahada rakiplerini zor durumda bırakmaya yönelik farklı hamleler deneniyor. Ancak sağın tabanı da huzursuz; akıl hocalarının yaptığı taktiksel hatalar, içeride çatırdamaları tetikliyor.

Tüm bu tablo içerisinde en kritik rolü yine kararsız sessiz seçmen üstlenecek. KKTC’nin kaderini belirleyecek olan bu kitle, henüz ikna edilmiş değil. Seçim komiteleri kuruluyor, toplantılar yapılıyor, stratejiler geliştiriliyor ama vatandaşın yaşam kalitesini artıracak, gerçekçi somut bir adım henüz ortada yok. Halk,........

© Kıbrıs Postası