menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dava en alttaki, ezilen eşeğin davasıdır…

11 0
friday

Kıbrıs adasının en ünlü hayvanı, eşeklerdir. Sanırım aksini düşünen yok.

Her şeye katlanan eşek, “eşekliği” nedeniyle horlanır da… Hayvan olarak eşek horlanırken, “eşek gibi” davranan insanlar yeni yeni yüksek sesle, horlanmaya başladı, diyebilirim.

Eşeklerin adamızda yaklaşık altı bin yıllık geçmişi var. Tarımda ve yük taşımada makineleşme olana kadar eşekler en çok işe yarayan hayvandı.

Şimdilerde, güneyde eşek sütünden endüstriyel ürün elde etmeye başlansa da kuzeyde, özellikle Karpaz bölgesinde şikayet var.

Talimat ve itaat toplumlarında, eşek benzetmesi, en kolay benzetmedir.

Farkında mısınız, bizde çok eşek hikayesi yoktur…

Neden?

Bunu bir başka yazıda ele alacağım.

***

Bu gün bayram, düşünmeyi dürtmesi için çok uzun yıllar Anadolu’da anlatılan, zaman zaman bazı yazarlarla özdeşleştirilen bir eşek hikayesiyle devam edelim.

“Vaktiyle bir büyük bostan, bostanın da ortasında bir kocaman bostan kuyusu vardı. Kuyunun dolabını bir eşek çevirirdi. Sağı solu görüp aynı yerde döndüğünü anlamasın, diye eşeğin gözlerinin her iki yanına siperlik takmışlardı. Eşek, sabahtan akşama, yol gidiyorum zannıyla, aynı yerde dolabı gıcırdatarak dönerdi de dönerdi. Ve o döndükçe, iki bilek kalınlığında buz gibi bir su çıkardı kuyudan. Dön eşek dööön, dön eşek dön…

Bostan sahibi o suyla patlıcanları sulardı, domatesleri, fasulyeleri, kabakları sulardı. Kol gibi mor mordu patlıcanlar. İri iri,........

© Kıbrıs Gazetesi