menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Başaran’ın yaptığı, roman yazmaktan öte…

12 0
wednesday

Bu aralar, duygusallığım zirve yaptı. Hayatım boyunca hep kolay ağladım. Halil Amcam vardı, 7-8 yaşlarımda, bana sulu gözlüden öte sulu muhallebi dediğini hiç unutmam. Çok ağlamıştım.

Henüz 11 yaşımdayken, hayatımın en büyük travmasını, kendimi kaybederek ağlayarak yerleştirmiştim yüreğime.

Önceki gün CTP Mağusa Milletvekili Teberrüken Uluçay, KIBRIS TV’de konuğumdu. Yukarıdan aşağıya, pislik içinde akan gündemin, yıpratıcı duygusal yorgunluğuyla, programı çok değişik duygularla açtım. Stoplarımın tutmadığını fark ettim. Yüreğimden ne geldiyse söyledim. Gerçek anlamda ağlamanın eşiğinden döndüm.

***

Yüzölçümü olarak küçük, nüfus olarak az bir yerde yaşıyoruz. Bunun güzel yanları kadar, hüznü tetikleyen yanları da var.

Üç Kıbrıslı buluştuğu zaman, “Napan… Napayım… Napsın” muhabbeti ünlüdür.

Bir de şu yanımız var biz Kıbrıslıların.

Karşılaştığımıza önce, nereli, ya da ne taraftan olduğunu sorarız. Verilen yanıt bizi tatmin etmez.

Devamında, “Kimlerdensin?” sorusu gelir.

Karşımızdaki kimlerden olduğunu anlatırken, ille de bir ucundan tanıdık bulmak isteriz.

Hatta bir miktar yakınlık varsa, akraba çıkmak için canımızı yeriz.

***

Başaran Düzgün, kardeşimin dün akşam ikinci romanı Pembe Boyalı Oda’nın, Işık Kitapevinde, tanıtım ve imza etkinliği vardı.

........

© Kıbrıs Gazetesi