menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yazınsal Arşivlerimizde Anısal– Anıtsal Bir Eser: “Hakeri’nin Kıbrıs Türkçesi Sözlüğü”

6 0
04.05.2025

Kısa adı “SAMTAY” olan “Suna ve Ata Atun – Mağusa Tarihini Araştırma ve Yazın Vakfı”, 21 Ocak 2000 yılında kuruldu.

Suna Hanım’ın başkanlığındaki vakıf, aramızdan ayrıldığı 28 Eylül 2013gününe değin, Kıbrıs Türk sosyal yaşam tarihi adına yaklaşık 40 kitap yayınladı…

Yayınlanan kitaplardan biri de “Ödül Kitap” olarak (327 sayfa), “Hakeri’nin Kıbrıs Türkçesi Sözlüğü” idi…

Bugün; hem Suna Hanım’ı hem Bener Hoca’yı saygı, sevgi, özlem ve rahmetle anarken, sizleri, bir küçük rahmet dileği temennisiyle, Bener Hoca’nın kendi kitabına yazdığı önsözle baş başa bırakıyorum:

Bener Hakkı HAKERİ’nin

Önsözü…

İç Türeme’ye Yer Veriş…

“Sözlüğü düzenlerken, öncekilerde olduğunca “sözcüğün aslında bulunmayan bir ünlünün veya ünsüzün iç sesle belirmesi” demek olan iç türeme’yi yazımda uyguladım. Hemen hemen sürümde bulunan bütün sözlükler sözcükleri aslındakince (Ör: Kral, kraliçe, seloteyp, pres, plaka…) yazmaktadır. Bu bence hem okumada hem de yazmada güçlükleri var ettiğinden sözlüğümde iç seste beliren ünlü ya da ünsüz harfe yer vermeği daha doğru buldum ve böylesi sözcükleri halkımızın konuşurken seslendirdiği biçimde yani (kıral, kıraliçe, seloteyip, pıres, pilaka….) olarak yazmağı yeğledim.

Türkçe’de bu türden birçok sözcük varsa da tümünü vermeyip yazımda (imlada) bu yöntemin yaygınlaşması amacıyla sözlükte böylesi sözcüklerin bir kısmına bilerek yer verdim. İbrahim Alâettin Gövsa’nın Yeni Talebe Lugati’nde birçok sözcük (örneğin kıral, kıraliçe, fırak, Fırank, Fıransız, pılak, tiribün…) biçiminde yazılmaktadır.

Nurullah Ataç (Fıransa, Fıransız…) yazdığına göre onun da aynı görüşü taşıdığını söylemek olasıdır. Redhouse sözlüklerinde özdeş tutum gözlemlenmektedir. Nedir bu tutum? Uygulama sonradan bırakılıverdiyse de bazı sözcüklerin yazımında (ör: Hristiyan’ın Hıristiyan yazılması) özdeş uygulamağı görmek düşündürücüdür. İlerilerde İbrahim AlâettinGövsa’nın, Nurullah Ataç’ın ve benim gibilerin uyguladığı yazım biçimine dönüleceğini şimdiden söylemek “kehanet” değildir. Halkımız böylesi sözcükleri yazarken iç seste beliren ünlü ya da ünsüz harfe yer vermektedir. Yapıtlarını sözcüklerle oluşturanlar çoğu sözcüğün yazımında bu yönteme ister istemez döneceklerdir. Nedir gönül yabancı dillerden gelen, özel adlar dışındaki, sözcüklerin Türkçelerinin olmasını ya da Türkçeye uygun türetilen ya da yerlerine uydurulan Türkçe sözcüklerin geçmesini istemektedir. Zamanla bu olacaktır.

Uygulanan Yöntem

ve Bir Öneri…

Bu sözlükte 1983’e dek var olan Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlük’ündeki bazı sözcükleri (çekecek, ellik, tahtabiti…) vermemdeki amaç halkımızın bireylerinin çoğunun bunları çekimsenerek kullanmasından ötürü bundan uzaklaşılmasını, yani bu sözcüklerin kullanılmasının sürdürülmesini isteyişimdendir. Bir kısım sözcüklerin (aşevi, ayakça, bademcik, ayakçak, seki…) ek anlamlarını verirken bazılarının bizde hiç kullanılmayan anlamlarını da (beşaret, çul, çullama…) verdim.

Kaynakça’da belirttiğim derleme dergilerinde olan, halkımızın kullandığı sözcükleri (ang, bırakıntı, cıbıl, gugumavuk, geri, şıpırdamak, yamrı…) kesinlikle sözlüğe aldım. Bu noktada bu dergilerde olan ama Kıbrıs’ta kullanılmayan anlamları yazmadımsa da aynı sözcük başka anlamlarda kullanılıyorsa (açkı, çınkı, eye,........

© Kıbrıs Gazetesi