Referandum kazığından sonra, meydanlar niye boş kalmıştı?
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in ‘Kıbrıs Kişisel Temsilcisi’ Maria Angela Holguin Cuellar ile görüşmesinde, Rum Yönetimi’nin mülkiyet konusundaki tutuklamalarını ‘terör faaliyeti’ olarak nitelendirdi ve bu konular düzeltilmeden Hristodulis ile Holguin’in huzurunda üçlü görüşmenin kimseye fayda sağlamayacağını belirtti.
Tatar’ın sergilediği tavır bazı çevrelerde rahatsızlık yaratırken, eleştirilere neden oldu. ‘Görüşmelisin’ denildi. Herkes bu konuda kendi yorumunu, değerlendirmesini yapabilir. Ancak bildiğimiz kadarıyla kısa bir süre önce Lefkoşa’da BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart’ın ev sahipliğinde yapılan toplantıda konu görüşülmüş ve Tatar tarafından Hristodulidis’e aktarılmıştı. Ancak Rum Lider, bunun hukuksal bir durum olduğunu savunurken, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da “Bu iş senin elindedir. İstersen halledersin” demişti.
“Topu başkasına atma, sen istersen çözersin” anlamında!
Böyle bir durumda Tatar, kuzu kuzu Hristodulidis ile masaya mı oturmalıydı? Genel Sekreterin iki taraf arasında ‘iş birliği’ önerilerini sabote eden bu olumsuz yaklaşıma rağmen, Rum lidere tekrar yalvarmalı mıydı? Zaten Tatar, “Tutuklama siyaseti devam ettiği takdirde, bizim de mukabil adımlarımız olacak” demişti. İlla ki Rum tarafının istek ve yaptıklarına boyun mu eğmek gerek?
Bazı federasyon savunucuları, Holguin’i ‘Barış Pankartları’ ve çiçeklerle........
© Kıbrıs Gazetesi
