Kapılar açıldığında, Kıbrıslı Rumlar kuzeye, Kıbrıslı Türkler de güneye akın etmişlerdi. Türk olsun, Rum olsun, herkes doğup büyüdüğü köyünü, evini merak ediyordu. Çoğu Rum aileleri, terk ettikleri evlerini ziyaret ettiklerinde, sakladıkları mücevheratı bir çırpıda bulmuş ve sevinmişlerdi. Kimi bir poşete koyarak, avluda kazdığı bir yere gömmüş, kimi evin içinde hiç umulmadık bir yere saklamıştı. Mücevherlerin yanı sıra, hatıra fotoğraflarını da bulunca öyle mutlu olmuşlardı ki! Türkler de, Rumlar da!

Rumlar, Türk bölgelerini çok merak ediyordu. Özellikle de ne tür evlerde yaşıyorlar diye kafalarında nice soru işaretleri vardı. Çünkü yöneticileri, tarihte olduğu gibi, gerçek hayatta da kendilerine yalan yanlış bilgiler veriyor, kuzeyde halkın derme çatma binalarda, çadırlarda yaşam sürdüğünü söylüyorlardı. Geldiklerinde doğal olarak şoke olmuş, Türklerin yaşantılarının hiç de kendilerine anlatıldığı gibi olmadığını bizzat gözleriyle görmüşlerdi.

O günlerde bir Rum meslektaşımı arabayla gezdirirken, Taşkınköy bölgesindeki sosyal konutlar dikkatini çekmişti. Savaştan sonra devletin yaptırdığını, yanında Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu Türk-Sen’in inşa ettirdiği sosyal konutlar da olduğunu gösterdiğimde, yüzünde Türklerin de halkın ihtiyaçlarını gidermek için eserler ortaya koyabildiğini yansıtan bir ifade........

© Kıbrıs Gazetesi