Dolduruşa getirirler, hayatlarını karartırlar, sonra da heykellerini dikerler (2)
Dünkü yazımın başlığı “Dolduruşa getirirler, hayatlarını karartırlar, sonra da heykellerini dikerler” idi.
1996 yılında Derinya bölgesinde Rumların gerçekleştirdikleri sınır eylemlerine değinmiş ve o esnada hayatlarını kaybeden iki Rum gencinin olayını anlatmıştım.
Demiştim ki, “Sınır eylemi sırasında dikenli tellerin arasında sıkışan ve aldığı darbelerle yaşamını yitiren Tasos İsaak keşke hayatta kalabilseydi. Kim ne derse desin, her şeye karşın İsaak böyle bir ölümü hak etmemişti. Arkadaşı Solomos Solomu ise, bu olaya tepki koyarak, ölüme adeta göstere göstere gitmişti. Mermi ayağına da isabet edebilirdi. Ama…
Solomos Solomu, ağzında sigarası ile koşarak Türk askerinin görev yaptığı yerdeki bayrak direğinde dalgalanan Türk bayrağını indirmek istemiş, eli bayrağa uzandığında da ‘İndirin aşağıya’ komutuyla vurularak, direkten yere düşmüştü.
1996’dan bugüne bunca zaman geçti. Şimdi her iki Rum gencinin Derinya-Paralimni bölgesinde dikilen heykellerinin açılış töreni gerçekleştirildi. Açılışı yapan Rum Meclis Başkanı Annita Dimitriu, yine her zamanki gibi açtı ağzını yumdu gözünü. Türklere karşı kin ve nefret tohumlarını ek de ek bitiremedi. Saldırgan mesajlar verdi. Bu denli fanatiklik de olabilir mi? BM Genel Sekreteri’nin iş birliği önerilerini de berhava etti.
Derinya’da eylem yapmaya kendilerini kim davet etmişti? Kendileri kararlaştırdılar ve günlerce eylemin reklamını yaptılar. Dört bin motosikletlinin katılacağını, Türk askerini aşarak bayraklarla Girne’ye gideceklerini açıklamışlardı. Öyle bir........
© Kıbrıs Gazetesi
