menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pazartesi notları

10 0
22.09.2025

GARANTÖRLÜK TARTIŞILIRKEN: Tartışılan konu “garantörlük”.. Garantörlüğün Kıbrıs’ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini kapsamakta olduğunu belirtenler var ki, bu doğru bir tanımlamadır…
Ama yaşanan gerçekleri de göz ardı etmemeli…
1974’de Kıbrıs adası Yunan faşist darbesiyle ENOSİS’in eşiğine getirildiğinde Türkiye askeri müdahalesini buna uygun olarak yapmıştı… Lütfen dönemin TC Başbakanı merhum Bülent Ecevit’in bu konudaki çok ünlü ve yankılı açıklamalarını anımsayalım…
O Barış Harekâtı Kıbrıs Rumluğunun da faşizme karşı güvenliğini sağladığı halde, Rum siyasetçiler bildiklerini okudular… Anayasal düzene dönüp Kıbrıs Türkü’nün eşitliğini ve ortaklık devletindeki haklarını ve de yetkilerini 11 yıldan sonra da tanımaya yanaşmadılar… Kıbrıs’ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini 1960 Anayasasına uygun olarak yeniden tesis etme fırsatını teptiler…
Peki bu durum karşısında Türkiye’nin yapması neydi garantör ülke olarak?.. Garantörlük otoritesini tüm adaya yayarak bu işlevi bizzat kendisi mi yapmalıydı?..
Türkiye bunu yapmadığı için mi suçlanıyor?..
Bu arada diğer iki garantör ülke, Yunanistan ve İngiltere bu bağlamda ne yaptılar?.. Kıbrıs’ın bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve anayasal düzenini sağlamak adına kıllarını bile kıpırdatmadılar… Tam tersine Rumların ortaklık devletinin üstüne çökmelerine yardımcı oldular…
Bu gerçekler göz önünde bulundurulmadan yapılan garantörlük tartışmaları boştur ya da kamuoyunu aldatma amaçlıdır…
***
ERDOĞAN’IN VURGULARINI OKUMAK: Evet, günün gündem başlıklarından biri de bu… TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip........

© Kıbrıs Gazetesi