menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Pazartesi notları: Deprem fırtınasındaki İstanbul

13 0
28.04.2025

TRUVA VE İSTANBUL BAĞLANTISI: Tarihine baktığımızda İstanbul’un depremlerin yabancısı olmadığını görürüz… Uzmanlarca kaçınılmazlığı vurgulanan büyük bir depremin kâbusuyla sarmaş dolaş olan ve tarihinde çok yıkıcı depremler bulunan İstanbul, geçen haftaki seri depremler nedeniyle gündemin baş sıralarına yükseldi… Gündemin bu tetiklemesiyle muhteşem İstanbul’un tarihine kuşbakışı bakmanın vacip olduğunu düşündüm… Tarihinden söz edeceğim için ilgili yerlerde eski adıyla “Konstantinopolis” ya da “Konstantiniyye” de diyebilirim, affola…
İstanbul’un kadim tarihi, Romalıların kurduğu güçlü bir şehir devletini, tahtıyla birlikte, yerleşik Yunanların asimilasyoncu siyasetle hiç savaşsız nasıl ele geçirdiklerinin öyküsünü de içerir aynı zamanda…
Truva ile koparılmaz organik bağlantısı olduğu tarihçiler tarafından doğrulanan ve emsalsiz büyüsü içinde, günümüz dünyasında ihtişamla yaşayıp büyümekte olan o antik kenti anlatabilmek elbette ki kitaplara sığmaz… Benim diyebileceklerim bir köşe yazısının sınırları içinde son derece yüzeysel kalır… Arkeolojik nice değeri hâlâ toprağın altında saklı bulunan erişilememiş ve inanılmaz sırların beldesidir söz konusu olan… Bunu ayrıntılarıyla burada, dar çerçevede anlatabilmek ne mümkün…
Hiç kuşkusuz İstanbul’da oluşturulan ve 572 yıl öncesine dek gelen kadim medeniyet, Roma İmparatorluğunun devamıdır…
Ama Fatih Sultan Mehmet Romalılara karşı değil, Romalıları asimile eden Yunan’a karşı savaşmıştı… Fatih, İstanbul’un fethini Truva’nın rövanşı olarak gördüğünü, Papa 2’nci Pirus’a yazdığı mektupta net biçimde vurgular…
Efsanevi öykünün özeti ise şu: Yunanlar tarafından hile ile vurulup yerle bir edilen Truva’nın kahramanı Aenas, canını kurtardıktan sonra Batı’ya doğru doludizgin kaçıp yanındakilerle birlikte Roma’nın kurulma sürecini başlatır… Aradan yüzyıllar geçer… Roma İmparatorluğu’nun yıkılış döneminde Romalı soylulardan Konstantin Doğu’ya, tarihe karışan Truva’ya doğru ırkının yeni yönelişini başlatır… Anavatan Truva’yı hedef alan ve odağında mazlum ve mağdur Truva’yı yeniden diriltmek olan idealist bir yürüyüştür bu aslında…
O Roma soylusu, bölgedeki Yunan egemenliklerini, muhtelif deniz ve kara savaşlarında, Truva’nın öcünü alırcasına dağıtıp kendi adını verdiği Konstantinopolis’i kurar… Fatih Sultan Mehmet’in çağ kapatıp yeni bir çağ açan........

© Kıbrıs Gazetesi