Nazif Bozatlı da mı gitti? “Yok Denktaş!”
Kültür dünyamıza büyük emekleri olmuş önemli aydınımız Nazif Bozatlı, kendi köşesinde sessiz sedasız yaşama veda ederken, onun arkasında bıraktığı entelektüel boşluğun derinliğini hissedenlerdenim… Bu hissiyatı yaşamama neden olan içten dostluğu saygın bir hatıram ve onurumdur…
Bozatlı’yı tüm yeteneklerini de seferber ederek 1974’ten sonra bizim yaşamımıza katılan gazi komutan, gazeteci – yazar – yayıncı Mesut Günsev sayesinde tanıdım… Ve o tanışmandan sonra ondan çok şeyler dinledim, izledim ve öğrendim yıllar boyunca…
Günsev’in, yönettiği bir televizyon programında “Sana Nazif Bozatlı’yı takdim ederim” dediği andan itibaren nasıl bir yürüyen ve yürürken de bilgi saçan bir kültür hazinesiyle buluştuğumu anlamaya başladım… Araştırmalarımda güvenilir başvuru kaynaklarımdan birine dönüşen Bozatlı’nın kayda değer özelliği sahip olduğu ve gittikçe geliştirdiği bilgiyi çevresiyle cömertçe paylaşmasıydı… “Kişisel zindanımıza hapsedilmiş bilginin ne değeri var?” der, kültür hazinesinden ve gittikçe zenginleştirdiği eşsiz arşivinden bilgilendirdiği kişilerden de kendine özgü o araştırmacı ruhla mutlaka bir şeyler elde edip sergi, yazı, kitap, bildiri, koleksiyon, konferans, sözel ve görsel programlar gibi etkinliklerinde yayardı…
***
Espritüel kişiliği ve mizah üretme yeteneği onu dostları arasında daha bir aranır kılardı… Sohbetlerinin kritik bir anında hayretini yansıtma adına “Yok Denktaş!” deyişleri şimdi........
© Kıbrıs Gazetesi
