menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Yaptum sağa da bi ev, sesini çıkarma

42 14
03.11.2025

Tonyalı, omuzunda bir kütük, yaz günü yayladan geliyor.

Hem yaz günü hem de mübarek Ramazan.

Muhtemelen kütüğü Karakısrak’tan kesmiştir. Karakısrak bizim köylülerin şirin bir yaylası. Tamamen ormanlıktı. Eteğinden ve tepesinden itibaren kesile kesile az bir ormanı kaldı.

Yorgun, terden suya karışmış.

Yayla yollarında güzel sular vardır, o sulardan birine yaklaşmış.

Kütüğü sırtından atmış, derin bir nefes almış.

Dudağı, damakları uzaktaki suları bile çekecek kadar kurumuş.

Yalaktaki buz gibi suyu avuçlayıp birkaç defa yüzüne çarpmış.

Ama oruçlu, içemiyor.

İki avucunu tekrar suyla doldurmuş.

İçecek mi?

İçmeyecek.

Yüzünü semaya çevirmiş.

“Ey Allahum” demiş.

“Ey Allah’um” başka yerde kolay kolay rastlayamayacağınız bir hitaptır. İçten. Çok yakındaki Allah’a yapılabilecek bir hitap.

“Ey Allahum… Şimdi habu suyu içsem icerum. Senun hatırun icun içmeyirum oni. Yarin ahirette habu iyiliğumi unutma!”

Sağlam bir müracaat.

Yorgun ama temiz bir yüz.

Adamın iç dünyasındaki samimiyet simasına yansıyor.

Çocukluğumdan itibaren rahmetli babamdan defalarca dinlediğim bu hikâyeyi yazının sonuna doğru bir başka yüz ifadesiyle karşılaştırmak mümkün olsun diye anlatma ihtiyacı duydum.

Bir de babamı anmak için.

Biz hala insanların niçin cami inşa........

© Karar