menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Milli otomobil rüyası: TOGG ile başarabildik mi?

19 15
17.01.2025

Milli otomobil, 60’lardan beri Türkiye’nin rüyası ve sanayideki en büyük ülküsü idi.

Geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren Avrupa ülkelerinde ve ABD’de, ardından Japonya’da peş peşe ortaya çıkan otomobil markalarınca üretilen ve sokakları dolduran otomobillere imrendik. “Biz neden yapamıyoruz?” diye bir yüzyıl boyunca hayıflandık durduk.

Otomobili, sadece “fabrika çıktısı bir sanayi ürünü” olarak gördük.

Anlamadığımız nokta şuydu:

Bir otomobil, sadece mekanik parçalardan ve sistemlerden oluşan bir sanayi ürünü değildir.

Otomobil, bir ülkenin ekonomik, sosyal kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişme düzeyini yansıtan bir gösterge ve temsil edici bir sonuçtur,

Otomobili oluşturan motor, şanzıman ve diferansiyel gibi ana parçaları üretmek için; gerekli sermayeye, malzeme girdilerine, fabrikaya, mühendis ve ustalara sahip olmak yeterli değildir.

60’larda milli bir heyecan ve teknolojik sıçrama gayesiyle hayata geçirdiğimiz “Devrim Otomobili” tecrübesi hala hafızalardadır.

“Devrim,” dönemin cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in talimatıyla oluşturulan küçük bir ekibin sıkı çalışmasıyla 128 gün içinde üretilen ilk yerli otomobil prototipidir.

Ancak, gerekli stratejik yaklaşım, planlama, teknolojik altyapı ve kurumsal birikim olmadan; temel teknik ve idari süreçler izlenmeden alelacele üretilen bu otomobil, tam da “kervan yolda düzülür” yaklaşımına dayalı plansız işgörme anlayışımızı ve pratiğimizi yansıtan başarısız bir örnek olmuştur.

4.5 ay gibi kısa bir sürede motoru ve ana parçaları yerli mühendislik kapasitesi tasarımı ve becerileri ile üretilen ve o günün şartlarında büyük bir teknik başarı kabul edilmesi gereken otomobil; altyapı yetersizliğinin, ekonomik ve siyasi destek eksikliğinin kurbanı olmuş, sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulamamıştır.

29 Ekim 1961 Cumhuriyet bayramı törenindeki test sürüşünde yaşanan yakıt problemi nedeniyle arabanın 100 metre gidip sonra durması, “Devrim yolda kaldı” söylentisiyle toplumda kısa sürede bir başarısızlık algısının yayılmasına yol açtı.

Bu girişim, devlet otoritesinin yönlendirmesi altında, sınırlı ve denetimli şartlarda üretilen bir prototiple işlerin bitmediğini gösteren bir örnektir. Hedefe ulaşmak için her şeyden önce ülkede yeterince gelişmiş bir arz ve talep piyasasına, güçlü sanayi altyapısına; seri üretim için teknik donanım, tedarik zinciri ve yeterli sermayeye sahip olunması gerektiğini ortaya koymuştur.

Ardından, 1967’de Ford Motor lisansıyla İngiliz tasarımı Anadol’dan başlayarak İtalyan Fiat, Fransız Renault, Japon Toyota ve Güney Kore Hyundai lisansıyla “motor ve ana........

© Karar