menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Elimden bırakamadığım bir ‘Edebiyat Devrimi’

6 1
30.06.2024

Hâle Sert’in İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Edebiyat Devrimi’ iki haftadır elimden bırakamadığım bir kitap oldu. ‘Edebiyat Devrimi’nin bazı bölümlerini iki, hatta üç defa okudum. Ancak, Hâle Sert’in tercihi için söylemiyorum, ‘devrim’ kelimesinin yerli yersiz kullanımı beni hep rahatsız etmiştir. ‘Devrim’ aşağıdan yukarıya doğru bir fiildir, yukarıdan aşağıya dayatılanaysa ‘devrim’ denmez, en hafif ifâdeyle ‘değişiklik’ söz konusu olabilir. Cumhuriyetin kurucu kadrolarının alfabe değişikliğini anlayabiliyorum, Batı’ya dahil oluşta bir yöntemdir, ancak eski alfabeden bütünüyle vazgeçilmeyebilirdi, üstelik iki alfabeli eğitim mecburiyeti Kemalizmin hegemonik bir yapı kurmasını sağlayabilirdi. Bu yapılmadığı için Cumhuriyetin münevveri kendi sesini ancak Halkevleri ve Köy Enstitüleri vasıtasıyla inşâ edilmeye çalışılan kendi yeni kitlesine duyurabilmişti. Dilde sadeleştirmeyi savunuyorunm, ancak bu da sadeleştirmeden ne anladığımıza bağlı.

Örneğin, ‘sadeleştirme’ diye Nurullah Ataç zihniyetinin yaptığı ‘kelime avcılığı’naysa şiddetle muhalifim. Ben halkımızın ‘İstanbul Türkçesi’ diye ifâde ettiği dili seviyorum, Ahmed Rasim’in, Sermet Muhtar’ın, Refik Halid’in ve Osman Cemal’in yaşayan dillerini. Nurullah Ataç zihniyetinin ‘kelime avcılığı’ndan ölü doğan........

© Karar


Get it on Google Play