Tefessüh…
Kültürümüzün büyük isimlerinden Şemseddin Sami, 1901 tarihli Kamus-ı Türki adlı lügatinde “tefessüh” kelimesinin karşılığını “çürüyüb dökülme” diye vermişti. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde şöyle:
“Çürüme bozulma, kokuşma,
Kişi, toplum vb. özelliğini, niteliğini yitirerek bozulma, kokuşma.”
Bütün bu anlamların hepsini yaşamakta olduğumuz için, yazımın başlığında kısaca “tefessüh” dedim.
Zamanımızın kavramlarıyla “yolsuzluk, kayırma, nepotizm, rüşvet, haksız kazanç, nüfuz suistimali, ihaleye fesat, torpil, montaj, sahte diploma, sahte akademik unvan…” diye uzun bir yazı başlığı olmazdı.
“Tefessüh”ün diğer bir yüzü de “bizden” olduğunda ya da “işimize geldiğinde” üstünü örtmek, korumak… “Onlardan” olduğunda aslanlar gibi dört bir koldan saldırmak hatta suç montajı yapmaktır…
TEFESSÜH SOSYOLOJİSİ
Uzun yılların tecrübeleri gösteriliyor ki, şehirleşme, sanayileşme gibi büyük sosyal değişme dönemlerinde “tefessüh” yaygınlaşıyor. Başta, imar rantlarının patlaması ve ihalelerin artması, kamu istihdamının genişlemesi gibi yeni kazanç imkanlarının oluşması bütün “tefessüh” yollarını cazipleştiriyor. “Tefessüh”ün böyle bir sosyolojik zemini var.
Bu yüzden, “gelişmekte olan ülkeler”de “denetim” ve “şeffaflık” özel bir öneme sahiptir. Siyasetin son derece duyarlı, denetim organlarının etkin ve bağımsız, şeffaflık ve liyakat........
© Karar
