menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Anadolu devrimi

253 1
24.07.2024

Bizde reform (ıslahat) ve hele de ‘devrim’ hareketleri hep ‘yukarıdan aşağıya’ oldu. Zira durağan ve içe kapanık köylü toplumunun yapacağı bir şey yoktu. Mustafa Kemal Paşa’nın şu sözleri bu devrim anlayışının ifadesidir:

Halkı kendi haline terk edecek olursak bir hatve [adım] ileri atılamaz…” (17 Ocak 1923)

Modernleşmenin birçok yolu, modeli vardır. Cumhuriyet’in önceliği kültür devrimiydi. 1930 Buhranı yıllarında Atatürk’ün birinci ilgi alanı dil ve tarih inkılaplarıydı.

1950’den itibaren ekonomiye öncelik verildi. Anadolu’ya motorlu araçların, traktörün, ticaretin girmesi… Şehirleşmenin başlaması, üretimin artması…

Sosyal Demokrat merhum Tevfik Çavdar, “1950’den sonra eski durağan Türk toplumu yerine yaşamdaki özlem ve umutları artan bir toplum ortaya çıkmıştır” diye yazar, rakamlar verir. (Türkiye Ekonomisinin tarihi, s. 394)

Dönemlerinin şartları, sorunları, sistem ve ideolojileri çok farklıydı ama

Abdülhamid’in de İttihatçıların da Atatürk’ün de Menderes’in de ortak yönü “girişimci sınıf” yani burjuvazi yaratmaktı. Modernleşmenin asıl motoru da budur.

Modernleşme modellerini tartışmak gazete sütununa sığmaz. Zaten önemli olan da dünkü köylü ve içine kapanık Anadolu’da girişimci sınıfın, muhafazakar burjuvazinin gelişmekte olmasıdır.

Merhum Bülent Ecevit 1970’te yayınlanan “Atatürk ve Devrimcilik” adlı kitabında şöyle yazıyordu:

Türkiye’nin bir çok kasabasında ve kentinde, kadınların yemek yiyebilecekleri........

© Karar


Get it on Google Play