menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstanbul Ansiklopedisi’nin sessizliğinde

24 0
14.05.2025

İstanbul hakkında yapılan her anlatı, temelde bir tür yas metni. Bu şehir kendini tarihle tanımlamaz, kayıplarıyla konuşur. Her söz, silinmiş bir izlekten doğar. Kimi zaman methiyeye dönüşür, kimi zaman geç kalmış bir ağıta. Netflix’in yeni yapımı İstanbul Ansiklopedisi, işte tam bu iki duygu arasında gidip gelen, estetikle yumuşatılmış ama fazlasıyla temkinli bir anlatım kuruyor. Dizinin başlığında taşıdığı miras, sadece bir isimden ibaret değil. Taşıması gereken yükü omuzlamaktan çok, onun gölgesinde poz veriyor. Çünkü bu yapım, Reşad Ekrem Koçu’nun adını alıyor ama o isme asıl anlamını veren hatırlama biçimine hiç yaklaşmıyor.

Koçu’nun yarım kalan ansiklopedisi, arşivcilikten çok, bir vicdan kaydıydı. Kayıt altına aldığı şeyler belgeler değil, bastırılmış seslerdi. Mahalle söylentileri, meyhane dedikoduları, sokak delileri, unutulmuş mezar taşları… Bunlar herhangi bir disiplinin değil, sokaktan gelen kokuşmuş ama sahici tarihin parçalarıydı. Koçu, İstanbul’u parlatılmış değil, kararmış hâliyle seviyordu. Bugün dizide gördüğümüz ise o karanlığın üzerine çekilmiş steril bir tül. Anlam arayışı değil, anlamın vitrini. Hatırlamak değil, hatırlamanın nasıl görüneceğiyle meşgul bir kurgu.

İki kadın karakterin geçmişlerinden İstanbul’a doğru açılan bir yol anlatılıyor gibi görünse de, izleyiciye bu yolun kırıkları değil, dikkatle parlatılmış taşları sunuluyor. Balat’ın yüzeyi, Yedikule’nin sessizliği, Emek’in hayaleti… Bunların hiçbiri anlatıyı sürüklemiyor, yalnızca görsel doku oluşturuyor. Karakterler ise bu geçmişle kirlenen değil, onu dekor olarak kullanan figürlere dönüşüyor. Travmalar bile temiz, düzenli ve ölçülü. Gerçek hayatta hiçbir yara bu kadar simetrik iyileşmez.

Anlatı, kişisel geçmişler üzerinden toplumsal bir temas kurar gibi yapıyor ama aslında bugünün kültürel hassasiyetlerine uygun, risksiz bir temsil düzeni kuruyor. Bir yanda hayattan sürülmüş, Batılılaşmış, entelektüel kadınlar, öte yanda geleneksel aile yapısının içinde........

© Karar