menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Huzursuz evin mutsuz çocukları

15 19
04.04.2025

Genellikle kültür ve sanat üzerine yazarım. İlgim de eğitimim de bu yönde şekillendi. Ancak öyle bir politik iklimin içindeyiz ki gündemden kopmak, düşünmemek, kendini akışa bırakmak neredeyse imkânsız. Hayat, sürekli bir siyasal gürültüyle çınlıyor. Bir köşeye çekilip kendi işine bakmak bile artık politik bir tavır olarak okunuyor.

Her şeyin bir taraf meselesine dönüştüğü bu çağda, hakikatin ve vicdanın yanında durmak bir cesaret eyleminden çok, bir yalnızlık biçimi artık. Türkiye’nin bugünkü siyasal panoraması sadece bir kutuplaşma hâli değil, toplumun köşelere sıkıştırıldığı, arada kalmanın mümkün kılınmadığı bir daralma hali. Adeta mengeneyle ziplenmiş bir sosyal formdayız.

Uzun çalışmalar sonunda toplum iki kutba ayrıldı. Emeği geçenlerin günahı boynuna. Ancak asıl arada kalanların bir hakkı var. Hatta belki en çok onların hakkı var. Çünkü bu ülkede yalnızca iktidarın sesini yükseltenler ya da muhalefetin pankartlarını taşıyanlar yaşamıyor. Gerçek kalabalık ne tamamen bu çatışmanın içinde ne de dışında kalabilmiş, sesini duyuramayan, sürekli gürültüye maruz kalan, görünmezleştirilmiş bir toplumsal kesim.

Bu insanlar, huzursuz evlerde büyüyen çocuklar gibi. Sürekli bir tedirginlik içinde, her an bir şeyin patlayabileceğini bilerek yaşıyorlar. Hangi sözün başlarını belaya sokacağını, hangi kararın hayatlarını altüst edeceğini kestiremeden… Bu ülkede siyaset artık huzursuzluk üretme biçimine dönüştü. Adına “demokrasi” denilen şey ise çoğu zaman bir yorgunluk rejimi.

Tarih boyunca kutuplaşmayla iktidar kuran her rejim, kendi sonunu da beraberinde getirmiştir. Çünkü gerilim büyüdükçe, toplumun bağ dokusu da zayıflıyor. Tıpkı Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi: Saray çevresinde konumlanan yozlaşmış elitler ve “memleket elden gidiyor” korkusuna sıkışmış aydınlar… Arada kalan ise yine Anadolu’nun sessiz, çilekeş halkı... Ne batıcılıkla özdeşleşmiş reformistlerde buldular kendilerini, ne de........

© Karar