menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dünya Güzeli Evre. Hoşça kal.

27 0
27.08.2025

O, hayatına dokunduğu herkeste iz bırakmayı bilen biriydi. Sanatını yalnızca tuvalde değil, gündelik yaşamın her ayrıntısında taşıyan bir insandı. Hayvanların bakışlarını incelikle resmeden fırçası, doğaya duyduğu sevgiyi zarafete dönüştürüyordu. Güzelliği yalnız yüzünde değil, sözlerinde, yaşamında ve dürüstlüğündeydi. Onunla bir araya gelen herkes, yalnızca bir sanatçıyla değil, kalbinin içtenliğini cömertçe paylaşan bir insanla tanıştığını bilirdi. Evre, ardında yalnızca eserler değil; estetiği, merhameti, zarafeti hatırlatan bir dünya bıraktı.

Evet. Evre Başak gitti. Bu cümleyi kurmak içimi acıtıyor. Çünkü onun vefatı yalnızca bir biyolojik son değildi; nefretin, kuşkunun ve sahte öfkenin bir kadının bedenine yüklediği ağırlığın da ipliğini pazara çıkaran bir süreçti. Hastalığın en ağır evresinde, canıyla boğuşurken dahi hâlâ “gerçekten hasta olduğuna” dair kendini ispat etmeye zorlanan bir kadın düşünün. Bundan daha utanç verici ne olabilir?

Linç timleri farklı maskelerle sahnedeydi. Kimi yayınında hakaret etti, kimi ekranında kuşku ekti, kimi sözlük başlıklarında yılların öfkesini kusarak kendini tatmin etti. Hepsi aynı imparatorluğun hizmetindeydi: nefret imparatorluğu.

Vefatının ardından gelen “üzgünüm” mesajları bu gerçeği değiştirmiyor. Çünkü merhamet zamanında gösterilmediğinde artık merhamet değildir. Nevşin Mengü’nün gecikmiş sözleri ve özürleri de Jahrein’in “empati duymuyorum” diyerek nefretini kutsaması da aynı sahicilikten yoksun. Biri nezaket maskesiyle, diğeri öfkenin çıplak diliyle konuşsa da özde farkları yok: ikisi de aynı nefret kültürünü büyüttü.

Artık insanlık ipin ucunu kaçırdı. Kötülük hızlı yayılıyor. Teknoloji, kötülüğün hızlandırıcısına dönüştü. Vasatlık ve hoyratlık birkaç tuşla milyonlara ulaşıyor. Linç edenlerin çoğu, aslında ne........

© Karar