Yahya Kemal, Daima…*
Yahya Kemal, Ahmet Haşim ile beraber modern şiirimizin iki asil kurucusundan birisidir. Bu vasıf doğu- batı kültürel salınımı arasında özgün ve çağdaş bir içerikle açığa çıkar onda. Eğer batıya, Paris’e ‘kaçmasaydı’ Ahmet Agah, pek çok benzerleri gibi Muallim Naci ile Tevfik Fikret arasında sıkışacak sonra da isimler arasında bir isim olacaktı. Uzun sürmüş ve kendi idrakini yenileyememiş imparatorluklar bir büyük denizin kıyıya vurduğu curuf benzeri kültürel atıklar da üretirler. Bu bağlamda Üsküp’lü Yahya Kemal’in bir yolunu bulup batıya varması, curufun yükünden kurtulması sadece onun talihiyle ilgili değildir. Gerçi nice meraklı nice mirasyedi ( Abdülhak Hamit vb) batıya görevle ve parayla giderler lakin yokluğun burnuna varamadıkları için bir yığın tekrar ve tıngırtıyla malül olurlar. Gerek mizacının imkanları gerekse ilgileri bakımından Yahya Kemal, ‘ses yaratan kudret’in uğruna, ‘vatanın kainatına’ dönmeyi hep bir ontolojik sıkıntı olarak duymuş sonra da şarkı, garpta keşfetmenin idrakiyle bütün ömrünü şuurlu bir şair olarak geçirmeyi bilmiştir. Yahya Kemal’in aradığı yoklukta düşşel bir avuntu, uyuşma değil tam aksine temelli ve sağlam bir kurtuluştur. Zaten, Yahya Kemal bir bütündür ve ona sohbetleri, çevirileri, anıları, nesirleri, şiirleri ve hayatı dahildir. O bütünlüğü gösterecek her tür sıradışı çalışmanın kritik değeri de buradadır.
Uzun süredir Yahya Kemal’in kalıtları üzerine de çalışan Mehmet Samsakçı, ‘Açık Deniz’ şairinin ‘uzay’ının takip edilebilmesi uğruna ilkin ‘Son Keşifler’le buluşturmuştu bizi. ‘Derlenmemiş şiir, makale, röportaj ve mektuplar’ı açığa çıkarmış böylelikle Yahya Kemal........
© Karar
