menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Diyarbakır ve Savur’dan serpintiler…

21 14
21.10.2025

Geçen hafta sonunu Diyarbakır’da geçirdim. Şehirlerin kendisine has çekimi vardır fakat her gittiğimde Diyarbakır başka bir çehresiyle gözükmüştür bana. Son kırk yılın Türk- Kürt gerilimi sadece yüzlere değil köşelere, sur burçlarına hatta havada dolaşan seslere bile siniyordu. Böyle olunca çehre güzelliğini tam gösteremiyor hatta panikle sükunet arasında gidip gelen çelişkilere evriliyordu. Bu kez öyle olmadı. Eski havaalanının basık ve kesik atmosferi alabildiğine geniş ve ferah bir görüntüye bırakmıştı yerini mesela. Sanki salt yapı değil On Gözlü Köprü’den mülhem içten kucaklayış karşılıyordu sizi binanın tasarımıyla. Mekanlar sadece bir mimari- mühendislik eseri değildirler, hayatımıza sessizce açtıkları kapılardan yaydıkları ışıkla canlanırlar. Zaten uçaktan görülen Diyarbakır çoktan salınıp gitmiş ve pek de arkasına bakıp hayıflanacak psikolojiden sıyrılmıştı. Otele ulaşıp da şöyle eski şehirde dolaşmaya çıkıp renk, ışık, ses, duman ve neşe pırıltılarıyla karşılaşınca bir şeylerin değiştiğini hissettim. Gerilim gitmiş veya en azından ötelenmiş geldi bana.Yaşama arzusu her daim güçlüdür çünkü insanda.

Gastronomi Diyarbakır’ın her zaman farkını yaratır ve nice köşeden boy uzatan tatlıcılar, kuruyemişçiler, çay ocakları, ciğerciler, lahmacuncular, peynirciler havaya yayılan şeker dumanı helezonlarını yerçekiminden uzaklaştırırlar. Sanki insan sadece burun, damak ve göz zevkini şımartmak adına burada vakit geçirebilir. Genç nüfusun ortalığa saçtığı yaşama enerjisi curcuna ile festival, düğün bayram ile hafta sonu gezmesi, haytalıkla efendice adımlama arasında gezinir. Yeni bir çehreye bürünmüş Sur çevresi, Ulu Cami, Dört Ayaklı Cami,........

© Karar