menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültümüzde sünnet-bid‘at karşıtlığı

36 6
22.01.2025

31.01.2024 ve 06.11.2024 tarihli yazılarımda da bu konudan bahsetmiştim. Ne kadar yazsak yeridir. Çünkü bid‘at “yenilik” demektir ve Müslüman dünya, yeniliği kötülemenin kültüre dönüştürüldüğü zamanlardan beri her alanda yenilik yapmaktan korkar hale getirilmiş, bu yüzden de hayatın değişik alanlarında sürdürülebilir bir dinamizm kazanamamıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’de bid‘at kavramı pejoratif (kötüleyici) anlamda hiç geçmediği halde “Her yenilik bid‘attir ve her bid‘at sapkınlıktır’ anlamında bir “hadis” üretilmiş, bu ve benzer rivayetlerden beslenerek oluşan hâkim zihniyet, asırlar boyu dünyevi yeniliklere karşı kendini kapatmıştır.

***

Merhum Prof. Muhammed Talbî’nin “Bid‘atler” başlıklı makalesini (“Les Bidaʿ”, Studia Islamica, no. 12 (1960), pp. 43-77) okuduktan sonra haberdar olmuştum: Bühlûl (Behlül) b. Râşid adlı bir âlim varmış. İlgili klasik kaynaklardan öğrendiğime göre bu zat meşhur hadis ve fıkıh âlimi Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778), Mâlikî mezhebinin önderi Mâlik b. Enes (ö. 179/796) gibi hepsi de Ehl-i hadis’e mensup birçok hocadan ders almış. Klasik kaynaklar Behlül’ün ilminin derinliğinden, güçlü dindarlığından ve duasının geri çevrilmediğinden övgüyle bahsederler. Aynı kaynaklar, Behlül’ün bid‘at (yenilik) icat etmekten ne kadar çok korktuğunu gösteren şöyle bir ibretlik hikâyesini de anlatırlar:

Bir gün Behlül, serçe parmağını avcunun içine saklayarak arkadaşlarının yanına gelir. Birine gizli bir şeyler söyler. O arkadaşı........

© Karar