menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Küreselleşmenin sonuna doğru…

13 1
02.02.2025

Küreselleşme, Soğuk Savaş sonrasının anahtar kavramıydı. İlk kez 1930’larda bir Fransız iktisatçı tarafından kullanılmış olsa, 1960’da McLuhan iletişim anlamında küresel köyün oluştuğunu söylese de en popüler olduğu, açıklayıcılık iddiasında modernite kavramını geride bıraktığı dönem 1990’lar ve 2000’li yılların başıydı.

1989’da Berlin Duvarı’nın çöküşü tarihin sonunun geldiğinin müjdelenmesine, liberal dünya ve değerlerin mutlak galibiyetinin tesciline yol açmıştı. Ardından ticaret, siyaset ve iletişimdeki yeni devrim geldi. Cebimize sığan telefonlar akıllandı, sosyal medya diye bir iletişim modeli ortaya çıktı. Marksistlerin emperyalizm dediği küresel iş bölümü merkezde yer alan, adına kibarca “gelişmiş” denen ülkelerin lehine daha da derinleşmeye başladı.

Temelleri İkinci Dünya Savaşı sırasında atılan küresel yönetişim mekanizmaları da hiç olmadığı kadar iyi çalışmaya başladı. Arada iflaslar, krizler, gerilimler, savaşlar, büyük çaplı terör saldırıları yaşansa da sistem kendini yeniden üretebilmeyi, küresellik utkusunu ayakta tutabilmeyi başardı. Demokrasi, insan hakları gibi kavramlar önem kazandı. Sınır aşan ticaret ve yatırım kutsandı. Küresel yoksullar için Bob Geldrof konserler bile düzenledi.

Dahası bizim uluslararası ilişkilere giriş ders kitaplarının ve hatta derslerinin adı değişti. Devletler arasılık mantığına dayanan anlatı görünmeyen ağlarla birbirine bağlı devletler kadar, şirketleri, sivil-resmi uluslararası örgütleri ve bireyleri dikkate alma eğilimine girdi. Her kitabın başına adeta bir özür niteliğinde küreselleşme nedir, yazarı küreselleşmeden ne anları açıklayan giriş bölümleri kondu.

Küreselleşmeyi sevenlerle sevmeyenler arasında bir kamplaşma dahi oluştu. Ama genel anlayış küreselleşmenin geriye çevrilemez bir gerçeklik olduğu........

© Karar