menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şeriat hukuku değişmez bir hukuk mudur?

38 4
29.08.2025

İlk çağlardan bu yana insanlığın hikayesine baktığımızda, hep bir adalet ve düzen duygusunun var olduğunu görürüz. Henüz toplumsal ilişkilerin gelişmediği kurumsal yapıların oluşmadığı dönemlerde bile insanlar adaleti önemsemişlerdir.

Doğal olarak insanların fıtratında adalet, hakkaniyet ve iyilik duygusu zaten var olan bir özelliktir. İlahi kelam da insanın önüne, her insanın insan olmak hasebiyle, fıtratıyla idrak edebileceği varlıksal bir öğreti koymaktadır.

Allal el-Fasi’nin bu konudaki tespiti de bu yöndedir. “İnsan bu öğretilerde ihtiyaç duyduğu dini inanç, hukuk nizamı ve hayat yöntemini bulabilir. ‘İnsan doğası itibariyle medenidir’ dediğimizde insanın, insanlık fıtratına ilişkin fenomenlerden birini kabul etmiş oluruz ki bu da insanı aile ve kabile kurmaya, bunlara bir düzen vermeye, daha sonra bir toplum oluşturup sosyal kanunlar bulmaya, insanlar arası ilişkileri düzenleyen kanunlar elde etmeye yönlendiren ve insanları bu kanunlara uymaya tevcih eden güçtür ki bu da din ve hükümdür.” (İslam Hukuk Felsefesi, s.88)

Önemli olan, insanların zaten fıtratlarında var olan iyilik ve doğruluk özelliğini, Kur’an ve Sünnete aykırı olmamak kaydıyla akli melekelerini de kullanarak bir sistem oluşturabilmesidir. Nitekim İbn Sina, “İslam fıtrat dinidir” hadisinde kastedilen “akıl” diye isimlendirilen kuvvet olarak değerlendirir.

İslami kaynaklardan edindiğimiz bilgiler de bize göstermektedir ki ‘şeriat hukuku’, doğrudan Allah’ın vazettiği bir kanun değildir. Nitekim Emeviler ve Abbasiler döneminde, doğrudan halifenin denetimi altında bulunan kadılar, içinde bulundukları toplumsal........

© Karar