menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Öcalan süreci ile demokrasinin de kapısı aralanır mı?

20 1
06.01.2025

Suriye’deki yeni dönemle birlikte Türkiye’nin önünde yeni imkanların önü açılabilir, yeter ki ülkeyi yönetenler ‘fetih’ rüyalarına kapılıp bu imkanları heba etmesin…

Eğer yıllardır adeta bir tabu haline gelen korkularımızdan ve travmalarımızdan kurtulabilirsek, sürdürülebilir bir demokrasiyi inşa etmek hiç de zor değil aslında. Bunun için de öncelikle 20. yüzyıldan devraldığımız korkularımızdan kurtularak 2025’e gelmemiz gerekiyor.

Bu konuda Taha Özhan’ın Perspektif Online’de “Siyaset 2025’e girebilecek mi?” adlı yazısında çok önemli tespitleri var. Özhan yazısında şöyle bir yol haritası sunuyor: “Elimizdeki yazılı “toplumsal sözleşmenin” daralttığı gömlek yetmiyormuş gibi görünmeyen yasaklar, korkular ve tabuların baskıladığı demokrasimiz fazlasıyla yorulmuş durumda. Tam da bundan dolayı mecali ancak seçim yapmaya yetiyor. Daha ötesi için tam demokratik bir anayasaya, sağlıklı bir hukuk düzenine, şeffaf ve verimli bir kamu idaresine, adil bir gelir bölüşümüne, devlet desteği olmasa çökmeyecek sivil topluma, kamu kaynağı ve imtiyazı olmasa hızla tökezlemeyecek olan şirketlere, medyaya, üniversitelere ihtiyaç var.”

Şimdi önümüzde, Devlet Bahçeli’nin başlattığı adına ister “Öcalan süreci”, isterse “tartışma süreci” diyelim, kimsenin yok sayamayacağı ve de dikkate alınması gereken yeni bir durum var. Anlaşılan o ki Bahçeli’nin bu kararlı tutumu, hem Öcalan’ın durumu ile ilgili düzenlemenin hem de yeni bir toplumsal sözleşmenin önünü açma........

© Karar