Demokrasiyi kuşatma harekatına Kılıçdaroğlu da katılır mı?
Çok talihsiz günler yaşıyoruz… Demokrasi ve hukuk konusundaki hayallerimize, beklentilerimize sahip çıkarak hayata geçirmesi için büyük umutlar bağladığımız AK parti iktidarı demokrasiye karşı adeta bir kuşatma harekatı yürütüyor.
Öylesine bir akıl tutulması hali ki akıl ve vicdan sahibi insanların kabul etmesinin mümkün olamayacağı kadar kötü şeyler oluyor.
Dün halkın oylarıyla seçilen HDP’li, DEM’li belediye başkanları halkın iradesi gasp edilerek hiçbir hukuki gerekçe gösterilmeden hapse atıldı yerlerine kayyımlar atandı. Şimdi CHP’li belediye başkanları siyaset mühendisliği operasyonlarıyla adeta konvoylar halinde hapse atılıyor.
Bu da yeterli olmadı ve siyaset mühendisliğinde yeni bir aşamaya geçildi. Hiçbir demokratik hukuk devletinde eşi benzeri bulunmayan bir yöntem icat edilerek demokrasiye doğrudan kuşatma harekatı başlatıldı. İlk aşamada CHP İstanbul il başkanlığına kayyım atanıyor ve il binası abluka altına alınıyor. İşin en dramatik tarafı ise, bu abluka ayıbının hukuki bir uygulama olarak sunulmasıdır.
Türk siyaset tarihine, yeni model bir ‘vesayetçilik’ olarak geçecek olan bu uygulama konusunda en çarpıcı açıklama, Avrupa Parlamentosu Sosyalist Grup milletvekili Nacho Sánchez Amor’dan geldi. Kayyım kararını sert bir dille eleştiren Amor’un şu sözleri son derece iç acıtıcı: “Demokrasiye yönelik baskı, acımasız ve maalesef sofistike bir makine gibi işliyor. Bir mahkeme gayrimeşru biçimde bir siyasi partinin başkanının kim olacağına karar veriyor; ardından çevik kuvvet biber gazı........© Karar





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein