menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsmi güzel, rengi güzel, nakşı güzel lâle

19 0
06.04.2025

Nisan, lâle demektir. Baharın bu en güzel zamanlarında lâleden bahsetmemek olmaz. Rengiyle, zarâfetiyle, asâletiyle bahçeleri süsleyen lâlenin nasıl ortaya çıktığını, nasıl yayıldığını, ne mânâlar gizlediğini hatırlayalım istedim.

Lâle, doğunun çiçeğidir. Ortaya çıkışı, İran mitolojisinde şöyle bir hâdiseye dayanır: Bir yaprağın üzerindeki çiğ tânesine yıldırım düşünce yaprak alev alır ve lâleye dönüşür. Ortasındaki siyahlık ise yıldırımdan hâtıra kalan yanık izidir.

Ecdâdımızın fetih yolculuğuna çiçekler de eşlik ederdi. Anadolu kapıları 1071’de Türklere açıldığında, doğunun zarif çiçeği lâleye de açıldı. Bizans’ın ve Avrupa’nın ise bu çiçekten henüz haberi yoktu. Her bahar Muş Ovası’nda kendiliğinden açan lâleler, o günlerin hâtırasını sessizce yaşatmaktadır.

Esâsen dağların, kırların çiçeği olan lâlenin Osmanlı bahçelerine yerleşerek kültür çiçeği hâline gelişi, 16. asırda başladı.

“Taşradan geldi çemen mülkine bîçâre durur
Devr-i gül sohbetine lâleyi iletmediler” (Necâti Beğ)

Lâle, her ne kadar usûl erkân bilmez bir çiçek olarak görülse de zamanla bahçelerin vazgeçilmezi........

© Karar