menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Benim yaylalarım

12 0
20.04.2025

Bahar gelince içimdeki dağ yayla hasreti depreşir. Tipik bir yayla çocuğuyum. Doğduğum köy, bir yayla köyü ama onun da yaylası var. Kızıldağ'ın eteğinde rüyâ gibi bir yayla. Suyu, Kızılırmak'ın doğduğu yerden, Kızılgöze’den geliyor.

Türk’ü, yaylasızlık öldürürmüş. Eskiden şehirde bunaldığımda, zamanın hızını azaltmak istediğimde kendimi, dağlara, yaylalara atardım. Canıma can gelirdi. Yaylaları gezerken güzel hikâyeleri de kaçırmamaya çalışırdım.

Giresun’da yaylaya çıkarken, bahar gelince çayını ve çadırını alarak kendini yaylalara vuran bir adamın hikâyesini dinlemiştim. Bozuk yollara taş döşüyormuş. Koca koca taşlarla çamurları kapatıyormuş. Öylesine, Allah rızâsı için. “Bir Müslümanın ayağına takılmasın diye taşı kenara iten adamın neslinden” diye düşünmüştüm. Anlatan adam, “Beni görünce nazarım değmesin diye taşı hemen bıraktı.” demişti. Bence yaptığı iyiliğin gizli olmasını istediğinden böyle yapmıştı.

Ankara’da Çamlıdere’de nefes........

© Karar