Erdoğan siyaseten hata mı yaptı?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yaşayan bir siyaset efsanesi.
Partisi daha on gün önce iktidara gelişinin 23. yılını tamamladı. Bu süre içinde son yerel seçim hariç girdiği bütün seçimlerden partisini birinci parti olarak çıkarmayı başardı. Üç kez doğrudan halk tarafından ve yüzde 50’nin üstünde oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi.
Bunlar, sadece Türkiye değil dünya siyaset tarihine geçecek büyük başarılar.
Bu başarıları elde etmek için elbette büyük bir siyasi zekaya, çok ciddi bir insan yönetme becerisine ve bir yandan bunları yaparken her seferinde yeniden bütün ülkenin önüne yeni bir vizyon ve hedef koyup milyonlarca insanı o hedefe inandırmaya ihtiyaç var.
Bu anlamda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkında kitaplar yazılması, liderlik sırlarının okullarda ders olarak okutulması gereken sahiden çok önemli bir insan.
En azılı siyasi rakipleri bile onun bu öneminin farkında olduğu için uzun yıllardır devam eden bir dizi efsane de var.
Erdoğan bugüne kadar her seferinde en zayıf duruma düştüğü sanılan zamanlarda bile girdiği seçimlerden başarıyla çıkmayı bildi.
Örneğin 2013 yılı Mayıs ayında Gezi protestoları başladığında ve polisin kontrolünden çıktığında çok rahatça ortalığı yumuşatabilir, protestoya sebep olan duyguyla bir uzlaşma noktasını çok kolayca inşa edebilirdi.
Ama siyasi iç güdüsü böyle çalışmadı. En yakınındaki siyaset arkadaşlarının karşıt görüşlerine rağmen, tek başına kalma pahasına sokağa çıkanlara savaş açtı, “Çapulcular” dedi, “Yüzde 50’yi evinde zor tutuyoruz” dedi. Gezi’de meydanları dolduran ve aktif bir siyasi liderliği bulunmadığı için doğal olarak amorf olan kitleyi “düşman” olarak gösterip kendi kimliğini tanımladı ve kendi etrafında büyük bir kitleyi konsolide etti.
Sanki arkadan gelecek 17-25 Aralık operasyonlarını önceden biliyordu. Gezi ile oluşturduğu konsolidasyon Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk iddialarından tereyağından kıl çeker gibi çıkmasına, hatta bir anlamda aklanmasına yardımcı oldu.
2015 yılında aslında pasif bir görev olan Cumhurbaşkanlığı koltuğundan artık başka bir genel başkanı bulunan partisine tek başına hakim olmayı başardı, Hazirandaki seçimde yaşanan büyük oy kaybının Kürt oylarından kaynaklandığını gördü ve bu oyları geri almak için müthiş bir manevra yaptı. Başta HDP lideri Selahattin Demirtaş ve PKK tam da onun ekmeğine yağ sürecek şekilde tepkisel hareket edince partisine Kasımda yapılan seçimde 3 milyon Kürt oyunu geri aldı. (Ahmet Davutoğlu ve ekibi bu başarıyı kendi başarıları olarak sahipleniyor ama stratejiyi yapan, Kürt seçmeni savaşı yeniden başlatacak istikrarsızlıkla korkutup geri döndüren isim Erdoğan’dı).
15 Temmuz gecesi ölümden döndü ama hemen ertesi gün bu kanlı darbe girişimini “Allahın bir lütfu” olarak görmesi boşuna değildi. Karşısında ilk kez Kürt oylarına ihtiyaç duymayacağı bir yeni siyasi konsolidasyonun kapısı açılmıştı; başından beri en azılı düşmanlarından biri olan MHP ile yan yana geldi. Çünkü 15 Temmuz gecesi bu birliktelik sokakta sağlanmıştı.
Burada saymadığım başka pek çok ağır siyasi badire atlattı Erdoğan. Ama her seferinde bu badirelerden ayakta çıktı, sadece hayatta kalmayı........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein