İstihbarat işleri
Bugün biraz gerçek, biraz kurgu, istihbarat hikâyeleri anlatmak istiyorum.
Kurgu ile başlayayım. Mançuryalı Aday filmlerini hatırlıyor musunuz? Richard Condon’un 1959’da yayımlanan romanından iki defa senaryolaştırılmış. 1962 ve 2004’de. Birincisinde baş rolde Kore Harbi, Çin ve Frank Sinatra, ikincide Körfez Savaşı, bir uluslararası şirket ve Denzel Washington var. Harp sırasında esir düşüp beyni yıkanan, harpten sonra da kahraman olarak Amerika’ya dönen ajanın hedefi ABD başkanlığıdır.
Peki, gerçek hayatta böyle bir operasyon mümkün mü? Belki.
Ülkeye istihbaratçı gözüyle bakmayı popüler hâle getiren kalem rahmetli Mahir Kaynak’tı. Kaynak’ı, “Madanoğlu Cuntası” diye bilinen sol ekibe Millî İstihbarat Teşkilatımız yerleştirmişti. Cunta, 9 Mart’ta darbe yapacaktı. Başaramadılar ve 12 Mart diye bilinen olayla darbeciler de iktidar da tasfiye edildi. Mahir Hoca’nın bir hikâyesini anlatayım. Kahramanmaraş Türk Ocağı, bir tarihte Kaynak’ı konuşmaya davet etmiş. Hoca’nın dönüş uçağı Gaziantep’ten kalkacak. Maraş- Antep yolculuğu sırasında Hoca anlatıyor: “Bakın ben deşifre olmasaydım bugün solun lideriydim. Şimdi siz de bugünkü liderlerinizi bu bilgiyle gözden geçirin.” Hikâye birinci elden. O zamanki Maraş Türkocağı Başkanı, bugünkü Millî Düşünce Merkezi Genel Başkanı dostum Hakan Paksoy arabada…
PROJE ADAMLAR
Moda deyimle böyle “proje adamlar”ı partilerin başına geçirmek bu kadar kolay mı? Her ülkede değil. Hangilerinde? Toplumlar şöyle sınıflandıralım: Bir uçta emirin demiri kestiği, liderin her şey, partinin hiçbir şey olduğu yapılar var. Diğer uçta da parti her şeyken, liderin bir görev için yetkilendirilip gerektiğinde kolayca değiştirildiği yapılar.........
© Karar
