Fiyatları kim arttırıyor?
Ekonomi nedir? Ekonomist kimdir? Biz mi ekonomiyi yönetiyoruz yoksa ekonomi mi bizi yönetiyor? İşler karıştıkça karıştı. Önce “ben ekonomistim” diyenlerden sıdkımız sıyrıldı. Bu daha önce de olmuştu. Çiller döneminde periyodik olarak tekrarladığımız bir hata yapılmış, piyasa gerektirmezken ve Merkez Bankasının özerkliği çiğnenerek (o zaman da laf dinlemiyordu zahir) faizler düşürülmüştü. Sonuç: Dövizin fırlaması, enflasyonun fırlaması, fakirleşme. Bir milyon lira bozuk para oldu. Bugünkü bir lira o dönemin bir milyonudur. Yabancı seyahat acentaları, “Türkiye’ye gelin, sizi milyoner yapalım!” diye reklamlar yayımlıyordu. Bu dönem, Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla grafiğinde bir kırılma, bir düşüş olarak görülür. Etkisi o günle sınırlı değildir. O kırılma olmasaydı bugün her vatandaşın cebinde şu kadar daha fazla alım gücü olacaktı… İşte tam o günlerde rahmetli Demirel, yurt gezisinde bir kız çocuğu ile sohbet etmişti:
Bu Çiller’e atılmış bir laftı. Ama Çiller, biliyorsunuz gerçekten ekonomistti, ekonomi profesörüydü. Demek ki yetmiyor.
FAHİŞ FİYATLA MÜCADELE
Hani karasineklerde görülen bir hâldir. Açık havaya çıkıyor zannıyla ışık gelen pencereye uçarlar, cama çarparlar. Sonra döner bir daha çarparlar. Sonra bir daha… Çiller’in geçen asırda yaptığı hatayı bu asırda tekrarladık. Demek neymiş? Aynı şeyleri yapınca aynı sonuç alınıyormuş. Hayret ki ne hayret!
Ne oluyoruz derken Diyanet’in Din İşleri Yüksek Kurulu, bir fetva verdi: “Fiyatları belirleyen Allah’tır!” Kıyamet koptu. Bir taraftan, o öyle demek değil, diyenler diğer taraftan Yüksek Kurulu eleştirenler. Fakat kaskatı bir klişe bu olan bitene çok yakıştı: “Zamanlama manidar!” Çünkü zaman, nas ekonomisiyle başlayan toprak........
© Karar
