Sürecin en büyük riski
Üçüncü çözüm süreci biraz tuhaf bir şekilde başlamış, ilk aylarda iktidar ortakları arasında fikir birliği bulunmadığı algısı oluşmuş olsa bile bu girişime yönelik kamuoyu desteği eksilmeden devam etti. Muhalefet partilerinin tamamına yakınının konuya olumlu yaklaşımı kamuoyu desteğinin yükselmesinde etkili olmuş olmalı. Ancak hem toplumdaki hem de siyasi alandaki yüksek desteğin başlıca üç sebebi varmış gibi görünüyor. İlki terör örgütünün şartsız olarak kendisini feshedip silah bırakacağının duyurulması. Yani bölücü hareketle herhangi bir pazarlığın söz konusu olmaması. Terörsüz Türkiye adlandırması da bunun ifadesi zaten.
İkincisi, şiddetli itirazlarıyla ilk iki süreci kamuoyu nezdinde savunulamaz hale getiren MHP’nin bu kez sürecin mimarı olarak karşımızda durması.
Üçüncüsü, söz konusu girişimin uluslararası ve bölgesel jeostratejik değişim ve dalgalanmaların gerektirdiği bir tedbir gibi sunulması ve bu iddianın birçok kişiye inandırıcı gelmesi.
Ne olursa olsun, bu yeni sürece kamuoyunda çok anlamlı boyutta bir destek bulunduğu vakıa. Mamafih bu desteği tehdit edebilecek, hatta belki de berhava edebilecek ciddi bir problem de var: Başından beri terör örgütünün “hiçbir şart ileri sürmeden” kendisini feshedip silah bırakacağı söyleniyordu.
Bahçeli yalnızca Öcalan için “umut hakkı”nın gündeme gelebileceğini söylemişti. Bunun dışındaki tüm taleplere kapıları kapatmıştı. Oysa terör örgütünün açıklamalarında İmralı’ya sağlanacak imkanların çok ötesinde birtakım “kazanım”lardan söz ediliyor.
Bu arada, silah yakma töreninin hemen ardından Öcalan’ın üç ay önce örgütün fesih kongresine gönderdiği “manifesto”dan bazı bölümler kamuoyuna yansıdı. PKK’nın kurucu lideri burada, “Devleti demokratik müzakereye davet edeceğiz. Çağrının anlamı budur. Devletin de anlaması gereken husus budur” diyor, devlete dağdaki teröristler için “af çıkarma” çağrısı yapıyor.
Nitekim silah yakma töreninde yer alan örgüt yöneticilerinden biri, önümüzdeki süreçte Türkiye’ye gidip siyaset yapmak istediklerini söyledi. Oysa bize anlatılan, bu kişilerin Kandil’i boşalttıktan sonra başka ülkelere (mesela Norveç’e) gidip yerleşmeleri için hazırlık yapıldığıydı. Dağdakiler arasında yalnızca herhangi bir suç kaydı olmayanlar ülkeye kabul edilecekti.
Bütün bunlar, Terörsüz Türkiye sürecine ümitle bakan, PKK’nın silah bırakma seremonisini memnuniyet içinde izleyip bölücü terörün ortadan kalkacak........
© Karar
