menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Şeyh uçmaz müritleri uçurur

48 1
previous day

CUMARTESİ YAZILARI

Günümüz dünyasında izleri -ve az çok etkileri- görülmeye devam eden kişi kültü veya lider kültü dediğimiz inanışın eski çağ toplumlarındaki “tanrının temsilcisi kral” ve giderek “tanrı-kral” anlayışıyla ilgisini göstermeye çalışmıştık geçen haftaki Cumartesi Yazıları’nda…

Kadim dünyanın hemen her toplumunda hükümdarlara tanrısal bir nitelik atfediliyor olsa da farklı kültürlerin ilahi alemle dünyevi alem arasındaki ilişkiyi farklı “yapı”lar içinde “işlev”lendirdiği de bir gerçek. Geçen haftaki yazıda değindiğimiz gibi, Hint ve Roma dünyalarındaki ikili kral ve rahip makamları arasındaki paralelliği Dumezil, Hint Avrupa kökenli toplumların hepsinde görülen “ikili egemenlik” anlayışına bağlıyordu. Proto Hint Avrupa toplumlarında egemenlik, biri iyiliği öbürü şiddeti temsil eden iki makam arasında paylaştırılıyordu.

Bu ikili yapı başlangıçta iyilik ve kötülük tanrıları şeklinde ifade edilirken bilahare baş rahip ve kral şekline bürünmüşlerdi. Tabiri caizse tanrılar gökyüzünden yeryüzüne indirilmişlerdi.

Yönetimin ikili yapısı ortadan kaldırılarak hem dünyevi hem de uhrevi makamların tek bir kişide bir araya getirildiği dönemlerde bile “rahip kral” veya “tanrı kral” yine iki ayrı rol üstlenmeye devam eder. Makamlar birleşmiş ama işlevleri birleşmemiştir.

Buna karşılık, Hint Avrupa dünyasındaki ikili egemenlik yapısını Orta Doğu toplumlarında veya Altay muhitinde -hiç değilse aynı keskinlikte- göremiyoruz. Orta Doğu’da ilk önce dikkatimizi çeken husus gökyüzündeki tanrılarla yeryüzündeki hükümdarların işlevleri arasında simetri. Sümer şehir devletlerinde rahip-kral anlayışının giderek tanrı-kral anlayışına evrilmesi bir dizi sosyal ve siyasi gelişmenin sonucu gibi görünüyor. (Mamafih her ikisinde de hükümdar hem siyasi iktidarın hem de manevi iktidarın temsilcisiydi.)

İlk aşamada irili ufaklı şehir devletlerinin görüldüğü Mezopotamya’da güçlü merkezi krallıkların ortaya çıkıp kralın tüm şehirlerin kendisine tâbi olduğu en üst siyasi otorite haline gelmiş olmasıyla paralel bir gelişme inanç alanında da bir baş tanrının öne çıkmasıdır. Her şehrin veya her topluluğun kendilerine ait veya ortak çok sayıda tanrısının yanısıra ülkedeki herkesin kabul etmesi gereken bir “tanrılar tanrısı”dır........

© Karar