İslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik
CUMARTESİ YAZILARI
Geçenlerde tesadüfen elime bir kitap geçti. CHP’de siyaset yapan bir akademisyenin kaleminden sosyoloji, siyaset bilimi ve psikanaliz kuramlarına referanslarla örülmüş ilginç bir “siyasal İslamcılık” eleştirisiyle karşılaştım. (Fethi Açıkel, “Kutsal Mazlumluktan Makyevalist Despotizme”, İletişim, 2023)
Yazarın bazı konulardaki görüşlerine itirazımı kayda geçirerek söyleyeceğim: “Biz nerede hata yaptık” diye düşünen (eğer varsa) AK Partili arkadaşların veya kendilerini (hâlâ) İslamcı olarak adlandıran aydınların burada ileri sürülen eleştirilere şöyle bir göz atmalarında fayda olabilir.
Kitaptaki bazı görüşlere itirazlarıma gelince… Seküler, muhafazakar, milliyetçi gibi tanımların siyasi hareketler için veya düşünce akımları için kullanılması anlamlı olabilir. Ancak toplum kesimlerini bu isimler altında “birbirinden bağımsız antiteler” gibi kategorize etmek doğru olmasa gerek. Ülkede farklı “toplum kesimleri” var, farklı toplumlar değil.
İkinci eleştirim şu: Yazar, bir sosyolog olması itibarıyla Türk düşünce tarihini yeterince inceleyemediğinden olacak, Meşrutiyet devri İslamcılık düşüncesinin “modernist” niteliğinin farkında görünmüyor ve bu fikir akımını muhafazakar bir tepki olarak değerlendiriyor. Bu vahim bir hata.
Bu yüzden de temelleri ilk olarak Genç Osmanlılar hareketi üyelerince atılmış olan Meşrutiyet İslamcılığı ile bugün İslamcılık adı verilen sosyokültürel cereyan arasındaki ilişki yalnızca isim benzerliğinden ibaret olduğu halde mesela Cemaleddin Afgani ile Necip Fazıl’ı aynı kategoride sayıyor yazar. Mehmet Akif ile II. Abdülhamid’i aynı fikir akımının mensupları olarak anıyor hatta.
Oysa bugün veya Cumhuriyet sonrasında İslam referanslı toplumsal veya siyasal eğilimleri adlandırırken ille de İslamcı sıfatını kullanacaksak hiç değilse popüler İslamcılık, Neo-İslamcılık veya Post-İslamcılık gibi bir tanımı tercih etmek gerekir bence.
Tanzimat devrinde tohumları atılıp İkinci Meşrutiyet devrinde çiçeklenmiş ve meyvelerini vermiş bulunan modernist karakterli İslamcılık akımının özgün fikir çizgisine karşılık bu düşünce geleneğiyle ilgisiz toplumsal eğilimlerin aynı isimle anılması doğru olmasa gerektir.
Namık Kemal’den Mehmet Akif’e uzanan bir çizgideki Osmanlı İslamcılığı “devleti ayakta tutma” kaygısının........
© Karar
