Devlet, itibarının zedelenmesi karşısında sessiz kalırsa…
‘Sülün Osman’ı tanır mısınız?
Yaşı benim yaşıma yakın olanlar 1960’ların gazete haberlerinden, sonrakiler hayatından izler taşıyan Aziz Nesin hikayeleri ve Kemal Sunal’lı filmler ile kulaktan kulağa yayılan şöhretinden Sülün Osman lakaplı işbitiriciyi tanıyabilirler…
İstanbul’a yolu düşmüş taşralılara hayranlıklarını kentin cezbeden özelliklerini satmasıyla meşhurdu; Galata Köprüsü ile Galata Kulesi’ni, meydanlardaki saatleri, tramvayları parayı verenlere satardı Sülün Osman…
“Kaç para, ver para” deyimi ondan mirastır…
Ondan sonra da pek çok dolandırıcı ülkemizden geldi, geçti…
Parsadan gibi…
Titan Kenan gibi…
Yakın tarihin Tosuncuk Mehmet’i gibi…
Bunlar benim hatırladıklarım; kim bilir zihnimin labirentlerinde daha kaç dolandırıcı vardır…
Günlerdir ülke gündemini meşgul eden ‘e-imza’ ile yapılmış sahtekarlık bana bu eski dolandırıcılıkları hatırlattı.
Daha çok da aradaki önemli bir fark yüzünden: Geçmiş dönemin dolandırıcıları insanların saflıklarını kendilerine karşı kullanırlardı. Hedeflerinde saflar vardı; kimi tek bir kişi üzerinde çalışır, kimi bu alanın ünlüsü Charles Ponzi’nin icat ettiği saadet zinciri tarzıyla bir dizi insanın…
E-imza ile yapılan dolandırıcılık onlarınkinden çok farklı: Yalnızca bir kişi veya grubun paralarını cebe indirmekle sınırlı değil sahtekarlıkları; yaptıklarıyla hakkı olmayan insanlara makam-mevki kazandırdıkları gibi, bu yolla devlet kurumlarını da zayıflatmaktalar…
Devlete ve kurumlarına karşı yapılan bir dolandırıcılık ‘e-imza skandalı’ ile yapılan…
Öyle olduğu halde, hem devlet........
© Karar
