İsrail’in riskli Suriye stratejisi
Aylardır süren mezhepsel şiddet, adam kaçırma ve sınır ötesi çatışmaların ardından, Suriye’nin yeni kurulan hükümetinin ihtiyaç duyduğu son şey gerilimi körükleyen bir komşu. Ancak İsrail tam da bunu yapıyor; iki ülke arasındaki askerden arındırılmış “tampon bölgede” askeri üsler kuruyor, askeri tesislere saldırıyor ve güvenlik yetkililerini öldürüyor. Tüm bunlar Arap dünyasında Sünni çoğunluğa karşı azınlık gruplarını destekleme stratejisinin bir parçası. Ancak İsrail, bu stratejiyi Suriye’de uygulayarak stratejik bir ters tepme riskini göze alıyor.
***
Komşu Lübnan ile birlikte Suriye, Orta Doğu’daki en çeşitli nüfusa sahip ülke. Sünni Araplar nüfusun e’ini oluştursa da, çoğunlukları örneğin Mısır’dakinden (yaklaşık ) çok daha az. Suriye nüfusunun geri kalan 5’i, Sünni Kürtler ve Hıristiyanların yanı sıra diğer unsurları içeriyor.
***
Bu çeşitliliği yönetmek, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Aralık ayında devrilmesinden sonra iktidara gelen Heyet Tahrir El Şam (HTŞ) için zor oldu. HTŞ’nin kadroları, Sünni Arapların İslam dünyasında tüm haklara -ve tüm güce- sahip olması gerektiğine inanan El Kaide’den geliyor. HTŞ liderliği dini coşkusunu yumuşatmış olsa da, bazı savaşçıları bu tavrı benimsememiş durumda.
***
Mart ayında HTŞ ile Suriye nüfusunun yaklaşık ‘sini oluşturan Esad’ın Nusayri taraftarları arasındaki çatışmalarda 1.000’den fazla kişi hayatını kaybetti. Bu şiddet olayları, büyük ölçüde devrilmiş hükümeti destekleyen Hristiyanları tedirgin etti. Öte yandan, Türkiye’ye bağlı gruplar da kuzeydoğuda Kürtlerin öncülük ettiği Suriye Demokratik Güçleri ile çatıştı.
***
Ancak genç Suriye hükümeti için en zorlayıcı olan, başka bir heterodoks grup olan Dürzilerle yaşanan gerilim. Sosyal medyada Peygamber Muhammed’e hakaret ettiği iddia edilen bir Dürzi liderin ses........
© Karar
