Koçer Hamdi Ulukaya’nın yoğurdu
Koçer, göçebe Kürt aşiretlerine verilen isimdir. Küçükbaş hayvancılıkla geçimini sağlayan koçer Kürt aşiretleri kışın daha sıcak yerleri yurt edinirken yazın yüksek yaylalara çadırlarını kurarlar.
Koçer, koçber olmak yersiz yurtsuz anlamına da gelir. Akla ilk gelen koçer Kürt aşiretleri Beritan ve Şavak aşiretleridir.
Beritan aşiretinin Elazığ’dan Bingöl-Erzurum yaylalarına göçlerinin güzergahlarından biri de bizim köydü. Köy merasına kurdukları çadırlarına köpek korkusundan yaklaşamazdık. Uzaktan seyrederdik. Bazen koyunlarımız, kuzularımız birbirine karışır. Arkadaşlıklar kurar. Bir dahaki yol güzergahında görüşmek üzere anlaşırdık
Beritan yaylaları Kemalettin Kamu’ya esin olur. Edebiyatımıza pastoral şair olarak adının yazmasına vesile olan “Bingöl Çobanları” şiirini yazdırır.
Koçerlerin evleri sırtlarında. Çadırlarını oba oba, yayla yayla hayvan sortlarında dolaştırırlar. Toprağa cemrenin düşmesi onların da içine bir sıcaklık olur. Baharın gelişiyle artık bulundukları yeri terk edip yüksek yaylalara hayvanlarıyla göç etmenin hesabını yaparlar. Hesap yaparken geçmişi, takvimi, iklimi, yol alacakları vadileri, dağları, ovaları, dereleri masaya yatırırlar. Yağmurun tufana döneceği günleri, baharda karın yağma ihtimalini, derelerin coşup geçit vermeyeceği olasılıkları, otlakların yeşerip yeşermeme durumunu, geçecekleri hırçın ve munis köy insanları… hasılı durup ince şeylerin her türlü hesabını yapmak zorundalar.
Tüm ince hesap olasılıklarını yaptıktan sonra çadırlarını eşeklere, koyunlarını önlerine, sopalarını abalarına alıp yola koyulurlar.
1990’lı yıllara kadar göçerlerin çoğu okumamış insanlardı. Birçoğu okuma yazma bilmezdi. Bazıları sonradan okula verip kendilerinin yaşadığı doğa koşullarındaki hayat zorluklarını yaşamamaları için çocuklarını şehre, parasız yatılılara, yurtlara gönderip okumaya başladı. Ancak Göçer hayatı sözlü hayattır.
Okuma yazma yoktu........
© Karar
